Anadolu coğrafyası, binlerce yıldır ormanlarla iç içe yaşayan uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır.
Bu ormanların önemli bir bileşeni olan kızılçam (Pinus brutia), hem doğal yayılışı hem de yangınlara karşı adaptasyon kabiliyetiyle dikkat çekmektedir. Bu çalışmada, kızılçamın Anadolu’daki tarihî serüveni, yangınlarla ilişkisi ve tarihî belgelerdeki yeri incelenmekte; modern ormancılık uygulamaları ile tarihî deneyimlerin sentezi üzerine öneriler sunulmaktadır.

Akdeniz ikliminin belirleyici özelliği olan sıcak ve kurak yazlarla ılıman kış koşulları, yangına dayanıklı orman türlerinin evrimini etkilemiştir. Bu türlerden biri olan kızılçam, yalnızca ekolojik değil, aynı zamanda tarihî ve kültürel açıdan da Anadolu coğrafyasında önemli bir yer tutmaktadır. Ancak bu yayılış süreci tamamen doğal değil, aynı zamanda insan etkileriyle şekillenmiş karmaşık bir tarihî arka plana sahiptir.
KIZILÇAMIN ANADOLU’DAKİ YAYILIŞI: DOĞAL MI, ANTROPOJENİK Mİ?
Paleobotanik Veriler
Fosil polen analizleri, kızılçamın Anadolu’da en az 10.000 yıldır var olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak yoğunlaşmış meşcereler hâlinde görülmeye başlanması özellikle Neolitik dönem sonrası insan faaliyetleriyle hız kazanmıştır.
Tarihî Kaynaklar
Hitit tabletleri, orman ürünleri arasında “katran” ve “reçine” gibi kızılçam kökenli maddeleri listeler.
Bizans kaynakları, özellikle Toroslar’daki kızılçamların gemi yapımı için kullanıldığını belgeler.
Osmanlı Arşivleri (BOA, Mühimme Defterleri), 16. ve 17. yüzyıllarda kızılçam ormanlarının kontrollü kesimle korunduğunu göstermektedir. Örneğin, 1580 tarihli bir fermanda, Muğla’daki ormanların izinsiz kesimi yasaklanmıştır (BOA, Mühimme Defteri No: 62).
YANGINLARLA EVRİMSEL VE TARİHÎ İLİŞKİ
Doğal Adaptasyon: Kızılçamın Ekolojik Özellikleri
Kızılçam, yangına dirençli kozalak yapısıyla dikkat çeker. Bu kozalaklar yalnızca yüksek sıcaklıkta açılarak tohumlarını serbest bırakır; bu durum yangın sonrası orman alanının hızla yeniden yeşermesini sağlar. Bu özellik, bu türü yangın rejimlerine uyum sağlamış türler kategorisine sokar.
YANGINLARIN TARİHÎ KAYITLARI
Evliya Çelebi, 17. yüzyıldaki seyahatnamesinde, yaz aylarında orman köylerinde çıkan yangınların halkı göçe zorladığını belirtir.
Osmanlı yangın sicilleri, özellikle 19. yüzyılda İzmir, Antalya ve Manavgat çevresinde sık yangınlar yaşandığını göstermektedir.
1937 tarihli Orman Kanunu, “kasıtlı yangın” suçunu ilk kez hapis cezasıyla tanımlamış, yangınların artık bir doğa olayı olmaktan çıkıp kamusal güvenliği tehdit eden bir suç haline geldiğini resmî belgeye dökmüştür.
MODERN DÖNEMDE KIZILÇAM VE YANGIN GERÇEKLİĞİ
Verilere Dayalı Tespitler
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2021 yılı verilerine göre, çıkan büyük orman yangınlarının %80’i kızılçam ormanlarında gerçekleşmiştir. Bu ormanların yüksek reçine içeriği, yangınların hızlı yayılmasına zemin hazırlar.
Monokültür Sorunu
1950 sonrası yapılan ağaçlandırma çalışmalarında hızlı gelişmesi nedeniyle kızılçam tercih edilmiş, bu da biyolojik çeşitliliğin azalmasına ve yangınlara karşı kırılgan monokültür alanların oluşmasına yol açmıştır.
Örnek Olay: 2021 Manavgat Yangını
Toplam 75.000 hektarlık alan zarar görmüş; bu alanın %90’ı kızılçam ormanıdır. Yangının yayılmasında, tür çeşitliliğinin eksikliği ve iklimsel kuraklık belirleyici olmuştur.
KORUMA POLİTİKALARI VE ÖNERİLER
Karışık tür ormanlarının teşviki: Yangına dayanıklı türlerle kızılçamın birlikte kullanılması hem biyolojik çeşitliliği korur hem de yangın riskini düşürür.
Erken uyarı sistemleri: İnsansız hava araçları, sensörler ve yangın kulelerinin sayısının artırılması önerilir.
Kontrollü yakma uygulamaları: “Prescribed fire” yöntemleri ile yangın riski taşıyan kuru örtü alanları kontrollü olarak temizlenebilir.
Tarihî ve yerel bilgiye dayalı ormancılık: Osmanlı belgelerinde görüldüğü gibi, yerel halkın sürece katılımı ve bilgi birikimi ormancılığın sürdürülebilirliği için değerlidir.
Kızılçam, Anadolu’nun tarihî ve ekolojik belleğinde yer etmiş önemli bir orman türüdür. Yangına dayanıklı yapısıyla doğal döngünün bir parçası olan bu tür, insan eliyle oluşturulan yangın baskısı karşısında kırılgan hâle gelmiştir. Tarihî belgeler, geçmişten günümüze ormanların korunmasına dair bilinçli çabaların varlığını göstermektedir. Bugün geçmişten alınacak derslerle ekosistem dostu ormancılık uygulamaları geliştirmek mümkündür.

“Orman korumak, sadece ağaçları değil; geçmişi, geleceği ve insanı korumaktır.”
Kaynakça
- BOA (Başbakanlık Osmanlı Arşivi), Mühimme Defterleri
- T.C. Orman Genel Müdürlüğü 2021 Yangın Raporu
- Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Yangın Ekolojisi
- Evliya Çelebi, Seyahatname, Cilt 5
- Tarım ve Orman Bakanlığı Ağaçlandırma Verileri (1950–2020)
- Prof. Dr. Erdoğan Atmış, Türkiye Ormancılık Tarihi