Ey halkım! Bugün, hepimizin hayatına dokunan, her gün içinde yaşadığımız ama çoğu zaman farkına varmadığımız bir meseleyi tane tane anlatmak istiyorum.

Konumuz: ARABA.

Bir genç düşünün…
Hayali, kendi kazancıyla bir araba almak.
Ancak ne acıdır ki, yaşadığı ülkenin kendi arabasını üretmek gibi bir derdi yok.
Elin “gavuru” diye hor görülen milletlerin kafa patlatarak, yatırım yaparak ürettiği arabayı ithal ediyor.
Ama mesele burada bitmiyor…

O araba ülkeye girdiği an, devlet diyor ki:
“Dur bakalım! Önce gümrük vergisi, sonra ÖTV (Özel Tüketim Vergisi), ardından KDV (Katma Değer Vergisi) ve bitmedi… Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) de var!”
Yani, üretilen arabanın fiyatı birken, vatandaşa gelince üç oluyor.
Üstelik bu da bir seferlik değil.
Her altı ayda bir yeniden MTV alınıyor.

Araba sahibi olmakla bitiyor mu?
Hayır.
Her yıl ya da iki yılda bir, TÜVTÜRK muayenesi, egzoz emisyon ücreti, trafik sigortası, kasko, akaryakıt vergisi
Liste uzayıp gidiyor.
Bir yandan “ekonomik özgürlük” diyorlar, ama vatandaşın direksiyonuna bile zincir vurmuşlar.

Dahası var.
Yolda huzurla gitmek istiyorsun ama radar pususu, kapan, cezalar her yerde.
Adına “hız cezası” diyorlar ama gerçekte bu da bir vergi artık.
Yani sevgili vatandaşım, sen sanıyorsun ki arabaya biniyorsun…
Ama gerçekte binen sensin!

“E bari bisiklete bineyim” desen, ona da çare bulmuşlar.
Bir hikâye anlatayım:

Filimden Bir Sahne…
Bir trafik polisi, Antalya’nın Elmalı–Korkuteli yolunda göreve çıkmış.
Amiri demiş ki, “Her gün on tane ceza keseceksin.”
Polis sevinmiş, “İki saatte bitiririm, sonra keyfime bakarım.”
Ama gün gelmiş, yol bomboş.
Ne araba var ne kamyon.
Derken uzaktan bir amca görmüş, yaşlı, ak sakallı, bisikletin üzerinde ağır ağır geliyor.
Polis sevinçle fırlamış önüne:
“Dur bakalım emmi!”
“Buyur oğul,” demiş yaşlı adam, alnının terini silerken.
“Bu ıssız yolda kime güvenip de gidiyorsun?” diye sormuş polis.
Amca cevap vermiş:
“Yukarıda Allah’a, yerde de Muhammed’in yüzü suyu hürmetine gidiyorum oğul.”
Polis gülmüş, eline ceza defterini almış:
“Demek bisiklete üç kişi biniyorsunuz ha!” deyip yazmış cezayı.

İşte böyle bir düzenin içindeyiz.
Vatandaşa “vatan borcu” dediniz, çocuğunu askere alıp şehit verdiniz.
Vatandaş dediniz, aynı vatandaşı yollarda cezalarla, vergilerle soydunuz.

Vatan belli…
Vatandaş belli…
Öyleyse arkadaş, siz kimsiniz?