Eğitim ve öğretim haftası, yalnızca okulun açılışını değil; bilgi, değer ve sorumlulukla dolu uzun bir yolculuğun başlangıcını simgeler.

Bu yolculukta öğretmenlerimiz pusula, velilerimiz ise güçlü bir destek noktasıdır. Çocuklarımızın öğrenme serüveni, tarihin en eski dönemlerinden bu yana insanlığın ortak gayesini yansıtır: Kendini tanımak ve dünyayı anlamak.


---

Antik Yunan’dan Günümüze Eğitim

Sokrates, öğrencilerine: “Sorgulanmamış bir hayat, yaşamaya değmez.” derken, aslında öğrenmenin özünü hatırlatıyordu. Ona göre eğitim, tek yönlü bilgi aktarımı değil; çocuğun kendi sorularını sorması, yanıt araması ve hata yaparak öğrenmesiydi. Bugün sınıflarımızda öğrencilerimizin merak ettiği bir konuyu tartışmaya açması, bu mirasın canlı bir yansımasıdır.

Platon, Akademia’sında eğitimi “ruhun besini” olarak tanımladı. Bizler için bu, yalnızca ders kitaplarındaki bilgilerin aktarılması değil; aynı zamanda çocuğun öğrenme iştahının canlı tutulması demektir. Merak duygusunu beslemek, hayallerini küçümsememek ve ona ilham verecek ortamlar hazırlamak, eğitimin en önemli görevlerindendir.

Aristoteles ise: “Eğitim, yaşlılık için en iyi hazırlıktır.” diyerek, bilginin yalnızca bugünü değil, geleceği de şekillendirdiğini vurgulamıştı. Çocuğun bugün öğrendiği değerler, düşünce biçimleri ve alışkanlıklar, ilerleyen yıllarda toplumun temel taşlarını oluşturacaktır.


Yunan Medeniyeti---

Velilere Düşen Sorumluluk

Veliler için eğitim yolculuğu, yalnızca çocuğun ders başarısını takip etmekle sınırlı değildir. Evde verilen destek, sevgi ve güven, en az okul kadar etkilidir.

Çocuğun merakını teşvik etmek: Bir sorusuna sabırla kulak vermek, onun araştırma isteğini artırır.

Güven duygusu aşılamak: Çocuğun hata yapmasına izin vermek, başarısızlığın da öğrenmenin bir parçası olduğunu gösterir.

Öğretmeniyle ortak bağ kurmak: Okul-veli iletişimi, öğrencinin eğitim yolculuğunu daha sağlam temellere oturtur.


Bir Yunan atasözü şöyle der: “Gençlere ne öğretirseniz, toplumun geleceğini inşa edersiniz.” Velinin ilgisi ve yaklaşımı, yalnızca kendi çocuğuna değil, geleceğin toplumuna yapılan bir yatırımdır.


---

Öğretmenlere Düşen Görev

Öğretmenlik, insanlık tarihinin en saygın mesleklerinden biridir. Antik Yunan’dan bu yana bilginin aktarılması değil; bilginin sorgulatılması, yorumlatılması ve hayatla buluşturulması öğretmenin en önemli misyonu olmuştur.

Sokrates’in yöntemi bize şunu öğretir: “İnsanı bilgeliğe götüren şey, bildiklerini sorgulamasıdır.” Öğretmen, öğrencisine düşünme cesareti aşılayabildiği ölçüde kalıcı bir iz bırakır.

Platon’un şu sözü öğretmen için yol göstericidir: “Eğitim, karanlık bir mağaradan ışığa çıkarma sanatıdır.” Öğrenciye yol göstermek, onu kendi potansiyeline ulaştırmaktır.

Aristoteles’in vurgusu ise unutulmamalıdır: “Zihinleri eğitmek, kalpleri eğitmeden mümkün değildir.” Öğretmenin rehberliği, bilgiyle birlikte değerleri de kazandırmalıdır.


Bugünün sınıfları, Antik Yunan’ın agora meydanları gibidir. Öğrenciler fikirlerini paylaşmalı, tartışmalı, hata yapmalı ve yeniden denemelidir. Öğretmen ise bu süreci cesaretlendiren, her öğrencinin farklı sesini değerli kılan bir yol gösterici olmalıdır.


---

Ortak Yolculuğumuz

Bugün hem veli hem öğretmen olarak şunu hatırlamalıyız: Eğitim bir yolculuktur ve bu yolculuğun merkezinde çocuğun kişiliği, merakı ve hayalleri vardır. Antik Yunan’dan bugüne değişmeyen gerçek, bilginin insanı özgürleştirdiği ve eğitimin toplumu dönüştürdüğüdür.

Bir başka Yunan atasözü der ki: “Bir çocuğu eğitmek için bir köy gerekir.” Öğretmenler bu köyün ışığını yakan fenerlerdir, veliler ise bu ışığın sönmemesi için yakıtı sağlayan ellerdir.

✨ Eğitim ve öğretim haftasında, gelin bu yolculuğu hep birlikte sahiplenelim. Çünkü geleceğe bırakacağımız en büyük miras; bilgiyi, erdemi ve sevgiyi birlikte öğretebilmek olacaktır.

✨ “Bir çocuğun kalbine dokunmak, geleceğin dünyasına yön vermektir.” ✨