Osman Dayı ile yaptığım kısa sohbet , sadece bir bireyin derdini anlatması değil, aynı zamanda toplumun geniş kesimlerinin yaşadığı hayal kırıklıklarını yansıtan bir tablo oluşturdu.

Akşam mesaisi bitiminde, gazetesini bırakmaya gittiğimde, doğal gaz bağlattıklarını belirtti. Bu, bir yaşam standardı iyileştirmesi olsa da asıl dert, mahallelerine yapılmayan altyapı hizmetleriydi. Osman Dayı'nın yaşadığı sıkıntılar, onun seçim öncesi söyledikleriyle birleşince daha da anlam kazandı: "Hizmeti alman zor, oy vermeyi düşündüğün adaydan demiştin," diye hatırlattım. Ve Osman Dayı, hemen geçmişteki seçim döneminde yaşadığı zorlukları anlattı.
Ancak işin en can alıcı noktası, Osman Dayı'nın sözlerinde gizliydi. "CHP adayı için elim gitmedi, Eski Erbakan hocanın talebesiyim, İyi Parti Adayı Alparslan Koca'ya kanım ısınmadı, Haydar Aktürk kazanmaz diye oy vermedim" dedi. 
Gözlerindeki hayal kırıklığı, onun sadece siyasi tercihlerinin değil, aynı zamanda yerel yönetimlere duyduğu güvensizliğin de bir yansımasıydı. Osman Dayı'nın yaşadığı bu durumu anlatırken, hiç şüphesiz Ozan Arif'in "Vebalin Var" şarkısının sözleri aklıma geldi.
"Osman Dayı bu işte,
Senin de vebalin var,
Bu namussuz gidişte,
Senin de vebalin var."
Bu şarkı sözleri, tam olarak Osman Dayı'nın hissettiği duyguları dile getiriyor. Osman Dayı ve onun gibi halkın, yerel yönetimlerden aldığı vaatlerin yerine getirilmemesi ve gözle görülür hizmet eksiklikleri karşısında hissettikleri, sadece kişisel bir yakınma değil, aynı zamanda toplumsal bir hesaplaşmadır. "Senin de vebalin var" ifadesi, halkın yönetimlere karşı taşıdığı sorumlulukları hatırlatıyor ve şarkının her satırı, "geçim meçim zor deme, gitti namus ar deme, soygun vurgun var deme, senin de vebalin var" gibi sert sözlerle, bu sorumluluğun tüm yönetimleri kapsadığını belirtiyor.
Halk, yerel yönetimlerden beklediği hizmeti alamadığında, bu sadece bir hayal kırıklığı değildir; aynı zamanda bir tür “vebalin” hesabıdır. Osman Dayı'nın ve diğer vatandaşların yaşadığı bu durum, "her güleni dost sanma" gibi uyarılarla, halkın artık hangi partiye oy verirlerse versin, vaatlerin yerine gelmesini beklediğini gözler önüne seriyor. "Geçim meçim zor deme," demek, sadece ekonomik zorlukları değil, aynı zamanda bir yerel yönetimin halkla kurduğu ilişkinin bozulduğunun da göstergesidir.
Şarkının devamında "hiç karga gül koklar mı? Tilki tavuk saklar mı? Kedi ciğer bekler mi?" gibi sert sorular yer alıyor. Bu, Osman Dayı'nın yaşadığı hayal kırıklığının sadece bir bireysel durum olmadığını, aynı zamanda halkın yaşadığı büyük bir toplumsal sıkıntıyı yansıttığını gösteriyor. Halk, her seferinde vaat edilen hizmetleri almak için oy veriyor, ama sonuçlar hayal kırıklığıyla dolu.
Osman Dayı'nın durumu, halkın yöneticilere olan güveninin nasıl sarsıldığını gösteriyor. "Senin de vebalin var" diyerek, bu hayal kırıklığının sadece halk için değil, yöneticiler için de bir uyarı olduğunu belirtiyor. Bu sözler, halkın yönetimlerden beklentilerini ve yönetimlerin, halkın bu beklentilerine karşı sorumluluk taşıdığını çok net bir şekilde ortaya koyuyor. "Osman Dayı halksın halk, kalk demiştim sana kalk, memleket allak bullak, senin de vebalin var."
Sonuç olarak, Osman Dayı'nın yaşadığı sıkıntılar sadece bir bireysel hikaye değil, aynı zamanda halkın taleplerinin, siyasi vaatlerin ve yerel yönetimlerin arasındaki derin uçurumu gözler önüne seren bir örnektir. “Vebalin Var” şarkısının her bir sözü, yönetimlerin halkla ilişkilerinde ne kadar sorumlu olması gerektiğini hatırlatıyor. Eğer halkın talepleri karşılanmaz, vaatler yerine getirilmezse, bu sadece bireyler için değil, tüm toplum için bir sorumluluk olur. Yönetimler, halkın verdiği güveni boşa çıkarmamalı ve her zaman halkın yanında olmalıdır.