Anadolu, yüzyıllardır kelimelerin ve duyguların harman olduğu bir yerdir. Bu harmanın en duru sesi ise hiç kuşkusuz Yunus Emre’dir.

Anadolu, yüzyıllardır kelimelerin ve duyguların harman olduğu bir yerdir.
Bu harmanın en duru sesi ise hiç kuşkusuz Yunus Emre’dir. Onun dili, dağın başındaki çobana da, sarayda oturan padişaha da aynı netlikte ulaşırdı. Kimi zaman bir beyit, kimi zaman bir nasihat; ama her zaman kalpten kalbe köprü kurardı.

Yunus’un meşhur “doğru odun” hikâyesi bu köprünün temel taşlarından biridir. Dervişlik yıllarında dergâha odun taşırken, her birinin dümdüz olmasına özen gösterirdi. Eğri odun getirdiğini gören olmamıştı. Çünkü ona göre doğruluk, sadece dilde değil, işte ve niyette de olmalıydı. Bir gün soranlara şu cevabı verdi:
“Biz buraya doğruluk için geldik. Eğri odun yakılmayacağı gibi, eğri insan da gönülde barınmaz.”

Bugün aradan asırlar geçti, ama o doğruluk anlayışı hâlâ yanımızda. Artık odun taşımıyoruz belki, ama hayatın odunları var: Hedeflerimiz, ilişkilerimiz, yaptığımız işler, yetiştirdiğimiz çocuklar…

Geçmişten Gelen, Bugüne Seslenen Dersler

1. Sabırla İnşa Etmek
Yunus, dergâhta yıllarca hizmet etti. Bugünün gençleri çoğu zaman başarıyı hemen istiyor. Eğitim koçları, öğrencilerine “küçük adımların birikimi”ni öğretiyor. Her gün 10 soru fazla çözmek, her gün 15 dakika kitap okumak… Tıpkı odunları günbegün taşıyıp bir kışlık hazırlamak gibi.


2. İnsana Değer Vermek
Yunus, “Gelin tanış olalım” diyerek insanı tanımanın önemini vurguladı. Bugün eğitim koçları, sadece ders programı yazmaz; öğrencinin ruh halini, aile ortamını, güçlü ve zayıf yönlerini anlamaya çalışır. Çünkü bir gencin kalbini anlamadan zihnine dokunamazsınız.

3. Eğrilere Karşı Dürüstlük
Yunus’un odunları eğri olamazdı; bizim hayatımızda da yalan, hile, kısa yoldan kazanma arzusu aynı eğriliktir. Eğitim koçları, öğrencilere sadece “nasıl kazanılır?”ı değil, “nasıl hak edilir?”i de öğretir. Çünkü hak edilmeden kazanılan, içimizi ısıtmaz.

4. Bilgiyi Özle Birleştirmek
“İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir” derken, Yunus, bilgi ile ahlakı bir arada tutmamız gerektiğini anlatıyordu. Bugün sınavlarda derece yapan bir gencin karakter olarak da sağlam olması gerekir. Diploma tek başına insanı değerli yapmaz; değer, insanın içindedir.

Yunus Emre’nin Dili, Doğru Odunları Taşıması Eğitim ve çağımıza EtkileriModern Dünyada Yunus’un Dili

Günümüzde eğitim koçları artık dijital araçlar, yapay zekâ destekli programlar, sınav simülasyonları kullanıyor. Ama özü değişmiyor: Doğru hedef, doğru plan, doğru insan…
Bir öğrenci düşünün; telefonunda onlarca sosyal medya uygulaması var, dikkati dağınık. Eğitim koçu ona, Yunus’un diliyle şunu söyleyebilir:
“Gönül dağınıksa bilgi yerleşmez, hedef bulanıksa yol uzar.”

Bir başka öğrenci, sınav kaygısıyla gece uyuyamıyor. Koç ona bilimsel teknikleri anlattıktan sonra Yunus’un sözünü ekler:
“Sevelim, sevilelim; dünya kimseye kalmaz.”
Çünkü bazen gençler, hayatın sadece sınavdan ibaret olmadığını hatırlamaya ihtiyaç duyar.

Son Söz

Yunus Emre, yüzyıllar önce Anadolu’da yürürken, ardında sadece şiirler bırakmadı; aynı zamanda bir yaşam felsefesi bıraktı. Eğitim koçları bugün bu felsefeyi modern metotlarla buluşturuyor.
Bizim görevimiz, bu köprüyü güçlendirmek:
Doğru odun, doğru insan, doğru gelecek…

“Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı. Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz.”

Eğer sözü doğru söyleyip, hedefi doğru koyarsak; hem gönülleri hem hayatları ısıtacak odunları taşımış oluruz.