“İbn Haldun diyor ki: Çocukları eğitmenin en iyi yolu, yetişkinlerin davranışlarını düzenlemelisiniz.”
Tarihe tanıklık etmiş, toplumu incelemiş her büyük düşünür gibi İbn Haldun da insan eğitiminin özüne inmiştir. 14. yüzyılda yaşamış olan bu büyük bilge, belki de bugünkü pedagojik yaklaşımların öncüsüdür. Onun sözünü bugün eğitim biliminin süslü kelimeleriyle şöyle açıklayabiliriz: "Çocuklar, söyleneni değil; görüleni öğrenir."
Bu basit ama derin gerçeği, tarihte en iyi uygulayan uygarlıklardan biri kuşkusuz Eski Mısır’dı.
---
👨👩👧 Mısır'da Eğitim: Ailede Başlayan Medeniyet
Eski Mısır’da çocuk eğitimi bir devlet görevi olmaktan önce bir ahlaki sorumluluktu. Toplum, çocukları yalnızca kendi ailesinin değil, tüm ulusun geleceği olarak görürdü. O yüzden bireysel eğitim değil, örnek davranış kültürü hâkimdi.
Örneğin; Mısırlı bir baba oğluna “dürüst ol” demezdi. Alışverişte pazarlık yaparken dürüst davranır, borcunu vaktinde öder, söz verdiği saatte evde olurdu. Çünkü o bilir ki çocuk, öğütten değil, gözlemden öğrenir.
Yine bir Mısır annesi çocuğuna “sakin ol” demezdi. Telaşlandığında bile derin nefes alır, kızmadan konuşur, sabırla yol gösterirdi. Çocuk annesinin yüzündeki dinginlikten hayatı anlamlandırmayı öğrenirdi.
---
📜 Eski Mısır Yazıtları ve Eğitimde Rol Model Olmak
Mısır mezar taşlarında ve papirüs metinlerde dikkat çeken bir tema vardır: erdemli yaşam övgüsü.
Bir firavunun mezarında şöyle yazılıdır:
> “O, halkına adil davrandı ve çocuklarına dürüstlüğü yalnızca yaşatarak öğretti.”
Yazman Ani’nin kaleme aldığı bir öğüt kitabında şu cümle geçer:
> “Eğer çocuğun ahlaklı olsun istiyorsan, önce kendin ahlaklı yaşa. Çünkü söz, uçucudur; davranış kalıcıdır.”