OSMANİYE ÇOCUK OYUNLARI

Kültür, Fransızca bir kelimedir. Bir milletin yaşama biçimidir. Başta dil olmak üzere kültür milletleri birbirinden ayıran değerler manzumesidir. Osmanlıca hars kültür anlamına gelir.

Kültür millidir. İklim, tarih ve coğrafya şartlarına göre kültür yerel farklılık gösterebilir. Buna halk kültürü denir.

Halk kültürleri milli kültürden beslenir.

Osmaniye de tarihi ve coğrafi şartlara göre bazı kültürel farklılık görülmektedir. Buna Osmaniye kültürü veya Osmaniye halk kültürü denir.

Kültür, somut ve soyut varlıklarla kendini gösterir.

Tarihi eserler somut kültür örnekleridir. Gelenekler, türküler, ağıtlar, masallar, hikâyeler,

deyimler ve atasözleri vs. soyut kültür örnekleridir.

Geleneksel çocuk oyunları da halk kültürü içindedir. Türk kültüründe çocuk oyunları genel özellikleriyle aynı olsa da yerel farklılıklar gösterir.

Osmaniye çocuk oyunları çocukluğumuzdaki Osmaniye oyunlarıdır.

Çocukluğumuzun Osmaniye’si bugünkü Osmaniye’den farklıdır. Nüfus azdır, apartmanlar yapılmamıştır, yollar ıssızdır.

Ova oyunları yayla/köy oyunları başkadır.

Mesela yardan taş yuvarlama yaylada, gıç gıç, gınglıbiç yaylada oynanır. Çelik çomak ovada oynanır. Çünkü fırlatılan çeliği derelerde getirmek lazımdır.

Beştaş, dokuztaş ovada oynanır. Çünkü ovada taşlar yuvarlaktır, yaylada yassıdır.

Osmaniye’de sahnelenen geleneksel çocuk oyunları kapalı alanda oynanan çocuk oyunları ve açık alanda oynanan çocuk oyunları olmak üzere iki gruba ayrılabilir.

Oyunlar cinsiyetlerine veya mevsimlerine göre de değişiklik gösterir.

Mesela kızlar “Uzun Eşek” veya “Deve Güreşi” oynamaz. Erkekler de “Beştaş” oynamaz, ip atlamaz.

Mesela kışın “Uçurtma” uçurulmaz.

Osmaniye oyunları; Ova Oyunları, Yayla Oyunları (Köy Oyunları) ve Bilmeceli Oyunlar gibi üç grupta toplanabilir. Oturarak veya ayakta oynanan oyunlar da vardır.

Tespit ettiğimiz 45 çocuk oyunu üç grupta inceleyelim:

1-TEK KİŞİLİK OYUNLAR (12)

Topaç (Kiriştek), Uçurtma (Kasnaklı), Çember, İp Atlama, Gıçgıç, Taş Yuvarlama, Okçuluk, Avcılık, Atçılık, Damdıra, Kaval (Düdük), Araba,

2-GRUP OYUNLARI (28)

Misket (Gülle), Dındın Arı, Uzun Eşek (Eşeğim Acar), Saklanbaç (Pıslanpapır), Mendil Kaçırma, Kovalamaca, Çomçalı Gelin, Beştaş, Dokuztaş, Çelik Çomak (Mere), Gınglıbiç, Kale Yıkma, Küşkü, Kızgın Taş (Sinsin), Mendil Saklama (Yağ Satarım Bal Satarım), Körebe, Portakalı Soydum, Çizgi, Sıçan yedirme, Dokurcun, Ebe Beni Kurda Verme, Göçme Yalak, Deve Güreşi, Yastık Kavgası, Çadır, Halat Çekme, İp Atlama, Birdir Bir, Aç Kapıyı Bezirgan Başı,

3-BİLMECELİ OYUN (5)

Para Saklama, Yüzük Saklama, Fiske (Çıntırık), Tek mi çift mi?, Hırsız Polis

KÜLTÜR NEDİR?

Kültür, Fransızca bir kelimedir. Bir milletin yaşama biçimidir. Başta dil olmak üzere kültür milletleri birbirinden ayıran değerler manzumesidir. Osmanlıca hars kültür anlamına gelir.

Kültür millidir.

Halk kültürleri, iklim, tarih ve coğrafya şartlarına göre yerel farklılık gösterebilir.

Osmaniye de tarihi ve coğrafi şartlara göre bazı kültürel farklılık görülmektedir. Buna Osmaniye kültürü veya Osmaniye halk kültürü denir.

Kültür, somut ve soyut örneklerle kendini gösterir.

Tarihi eserler somut kültür örnekleridir.

Gelenekler, türküler, ağıtlar, masallar, hikâyeler, deyimler ve atasözleri vs. soyut kültür örnekleridir.

Geleneksel çocuk oyunları içinde Osmaniye yerel farklılıklar gösterir.

OSMANİYE KÜLTÜRÜ NEDİR?

Osmaniye çocuk oyunları çocukluğumuzdaki Osmaniye oyunlarıdır.

Çocukluğumuzun Osmaniye’si bugünkü Osmaniye’den farklıdır. Nüfus azdır, apartmanlar yapılmamıştır, yollar ıssızdır.

Ova oyunları, yayla/köy oyunları başkadır. Yardan taş yuvarlama, gıç gıç, gınglıbiç oyunları yaylada oynanır.

Beştaş, dokuztaş ova oyunlarıdır. Çünkü yaylada taşlar yassı olduğu için beştaş oynamak zorlaşır.

Osmaniye’de sahnelenen çocuk oyunları kapalı ve açık alanda oynanan ar olmak üzere iki gruba ayrılabilir.

Oyuncuların cinsiyetlerine ve mevsimlerine göre de değişiklik görülebilir. Mesela kızlar “Uzun Eşek” veya “Deve Güreşi” oynamaz.

Mesela kışın “Uçurtma” uçurulmaz.

Osmaniye oyunları; Ova Oyunları, Yayla Oyunları (Köy Oyunları) ve Bilmeceli Oyunlar gibi üç grupta toplanabilir.

TEK KİŞİLİK OYUNLAR

Topaç (Kiriştek), Uçurtma (Kasnaklı), Çember, İp Atlama, Gıçgıç, Taş Yuvarlama, Okçuluk, Avcılık, Atçılık, Araba, Damdıra, Kaval (Düdük), Patlangaç

GRUP OYUNLARI

Misket (Gülle), Dındın Arı, Uzun Eşek (Eşeğim Acar), Saklanbaç (Pıslanpapır), Mendil Kaçırma, Kovalamaca, Çomçalı Gelin, Beştaş, Dokuztaş, Çelik Çomak (Mere), Gınglıbiç, Kale Yıkma, Küşkü, Kızgın Taş (Sinsin), Mendil Saklama (Yağ Satarım Bal Satarım), Körebe, Portakalı Soydum, Çizgi, Sıçan yedirme, Dokurcun, Ebe Beni Kurda Verme, Göçme Yalak (Köçürme), Deve Güreşi, Yastık Kavgası, Çadır, Halat Çekme, İp Atlama, Birdir Bir, Aç Kapıyı Bezirgan Başı

BİLMECELİ OYUNLARI

Para Saklama,Yüzük Saklama, Fiske (Çıntırık),Tek mi çift mi? Hırsız Polis

“Ya bundadır Ya şunda, Keçe külah başında”

“Çarşıdan aldım, bir tane.Eve geldim bin tane”

ÇOCUK OYUNLARININ ÖNEMİ

-Oyunlar, gelişme çağındaki 0-7 yaş çocukların beden ve ruh gelişmesi için gereklidir.

-Çocukların enerjisi oyunlarla dışa vurulur

-Çocuklarda arkadaşlık, yardımlaşma, paylaşma duygularını artırır.

-Oyunlar çocukların beyinlerini geliştirir.

-Anne şefkati ve baba sevgisi kanalı ile genlerden aktarılan imgeler çocuğun beynindeki limbik sistemi geliştirir.

-Beynindeki limbik sistemi gelişmeyen çocuklar, kavgacı ve çevreye uyumsuz bireyler haline gelir.

-Madde bağımlılığı başta olmak üzere kötü alışkanlıklara aday kişilikler gösterebilir.

-TV ve ekran bağımlılığı çocukların beynine yabancı kültürlerin imgelerini yerleştirir. Çocuğu Türk kültürüne yabancı hale getirir.

-Çocuk oyunlar ana sütü gibidir.

ÇOCUK OYUNLARININ ÖZELLİĞİ

-Çocuk oyunlarında milli kültürümüzün kodları gizlidir. Çocuk oyunlarımız Müslüman Türk çocuğunun karakterine uygun bir geleneğimizdir.

-Çocuk oyunlarda küslük olmaz. (Güneş mendilimiz kurutuncaya kadar bir süre küs kalınabilir)

-Oyunlarda ağlamak olmaz. (Oyunda ağlayan çocuğun başı kel olur)

-Oyunlarda spor, savaş, av, müzik sahneleri vardır.

-Çocuk oyunlarında dini öğeler de yer alır. Çomçalı Gelin özünde bir yağmur duasıdır.

Kurak mevsimlerde çocuklar toplanır, ev ev dolaşılır, şarkı söyleyerek yardım toplanılır.

“Çomçalı gelin çom ister.

Bir kaşıkcık yağ ister.

Bir kaşıkçık tuz ister.

Yağ verenin oğlu olsun,

Tuz verenin kızı olsun.

Vermeyenin canı sağ olsun.”

Ev sahibi pencereden veya balkondan döktüğü suyla çocukları önce bir güzel ıslatır. Sonra da ihtiyaçları karşılanır. Çocuklar dua ederek evden ayrılır.

“Teknede hamur,

Tarlada çamur.

Ver Allahım ver,

Sicim gibi yağmur.

Toplanan malzemelerden yemek yapılıp dağıtılır.

ÇOCUK OYUNLARININ GELECEĞİ

-Şehirlerdeki yığılmalar ve yapılan apartmanlar sebebiyle çocuk oyunlarını sahneleyecek alanlar giderek daha azalmaktadır. Çocuk parkları ihtiyacı karşılamamaktadır.

-Cami avluları, okul bahçeleri oyun alanları olmaktadır. Camide imamla, okulda öğretmenle tartışılmasına zemin hazırlanmaktadır.

SONUÇ VE ÖNERİ

-Köylerden uzak durulmamalı, köy çocuklarıyla arkadaşlık kurulmalıdır.

-Yöneticiler çocuk oyunları için uygun alanlar “Çocuk Parkları” açmalıdır.

- Yabancı oyun materyalleri yerine yerli ve milli oyun materyalleri üretimine başlanmalı, yerli oyunların cazibesi artırılmalıdır.

-Yabancı ve çakma kültürlerin ürünü oyuncaklar alınmamalı, plastik oyuncaklarda uzak durulmalı, doğal oyuncaklarla oynanmalıdır.

OYUNLARIN FAYDASI

-0-7 yaş çocukların beden ve ruh gelişmesi için gereklidir.

-Enerji dışa vurulur

-Arkadaşlık duygusu gelişir

-Beyni geliştirir.

(Beyinlerde limbik sistem varmış. Limbik sistemin gelişmesi anne şefkati ile, eski oyunlarla sağlanırmış. Limbik sistemi gelişmeyen çocuk canavarlaşırmış. Silahlı okul baskınları, ölümlü kavgalar, çevreye uyumsuzluklar. Oyunlar ana sütü gibidir. Anne baba şefkatini hissettirir.)

-Oyunlarda küslük olmaz. (Mendil kuruyuncaya kadar küs kalınabilir)

-Oyunlarda ağlanmaz. (Oyunda ağlayan çocuğun başı kel olur)

ÖNERİ

-Apartmanlar arasında oyun alanı oluşturmak zor. Cami avluları veya okul bahçeleri de doğru olmuyor. Camide imam, okulda öğretmen kızar.

-TV bağımlılığı beyin kendi imgelerini üretemediğinden gelişmesini de engellemektedir.

-Tatillerde köylere gidilmelidir. Tabi babanız müsaitse.

-Devletten oyun yeri istenmelidir.

-Müteşebbisler tarafından oyunlar cazip hale getirilmelidir

-Plastik, ithal oyuncaklar yerine yerli ve milli oyunlar ve oyuncaklar tercih edilmelidir.

OYUN GÜNLÜĞÜ

Yemyeşil çimenlerin üzerinde,

Oyunlar kurulurdu kardeşçe.

Uzuneşek oynardık gün boyu

Kimse kimseyi üzmezdi.

Sırası gelen dikkatle atlar

El değer, etek değmezdi.

Her oyuna başlarken

Ebeyi belirlemek için

Ne hoş tekerlemeler sayardık.

Görebilmek için en güzel rüyaları

Her gece

Portakalı soyar, başucuna koyardık.

Oynarken bir yerimiz ağrısa

Ağlamazdık,

Başımız kel olur diye.

Elimiz kanasa,

Kan kardeşlerimiz olurdu

Oyunlardan, yaralardan hediye…

Fedakârlığı öğrenirdik

Kovalamaca oynarken,

Rüzgâr

Olurdu kardeşimiz.

Ebeye yakalandığımız zaman

Elini elimize vurup da

Can verirdi eşimiz.

Arılarla sırdaş olur

Karıncayı incitmezdik.

El öpen kardeşlerimize

Öptürürdük elimizi.

Küslüğümüz biterdi

Güneş,

Kurutana kadar mendilimizi..

Bestami YAZGAN

1-Kiriştek (Topaç)

Ağaçtan oval olarak yapılır. Ağzına ucu sivri çivi, genellikle ucu sivriltilmiş at nalı çivisi çakılır.

Bir ucu orta parmağa bağlı ip kirişteğin gövdesine sarılır. İp mesafesince uzağa hızla atılan kiriştek döndürülmeye çalışılır.

Kiriştek ile döndürme yarışları ve birbirine vurdurularak kırdırma oyunu da yapılır.

Ovada oynanır.

Erkek oyunudur.

2-Kasnaklı (Uçurtma)

Bir kamış parçası üç parça halinde yarılır. Üç parça ortadan bağlanarak uçurtma için kasnak hazırlanır. Kamışların köşelerinden eş kenar olacak şekilde ip dolandırılır. Ve kasnağın üzerine renkli kâğıt yapıştırılır. Uçurtmanın göbeğinden çıkarılan ip, iki üst köşeye bağlanmış iplerle üçgen prizma olacak şekilde bağlanır. Kısa ve ince kesilmiş kâğıtların sıralı olarak bağlandığı uzun kuyruk ta uçurtma kasnağının altındaki iki çıkıntıya bağlanır.

Uçurtma, rüzgârların arttığı bahar aylarında ve açık alanlarda uçurulur.

Cin Kuşu, tek yaprak kâğıt katlanarak yapılan basit uçurtmalardır.

Ovada oynanır.

Erkek oyunudur.

3-Çember

Demir çubuktan çember yapılır. Ucu bükülmüş olan demir sopa yardımıyla çember yürütülür.

Ovada oynanır.

Erkek oyunudur.

4-Gıç Gıç

İnsan boyu uzunluğunda bir ağaç veya dal kesilir. Ağacın alt tarafında ayak basmak için bir budak veya çatal bırakılır. Bu aletin adı gıçgıçtır. İki gıçgıç iki koltuğun altından uzatılarak tutulur. Budaklara basılarak iki ağaç üstünde yürümeye çalışılır. Gıç gıç yarışları da yapılır.

Yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

5-Taş Yuvarlama

Dağ yamaçlarında, yarlarda bulunan ağır taşlar yerinden sökülerek dereye yuvarlanır. Taş yuvarlanırken, dereye veya suya düştüğü zaman çıkan sesler dinlenerek yapılan işten zevk alınmaya çalışılır.

Yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

6-Okçuluk

Ağaçtan yay ve ok yapılır. Yapılan oklar bu yay vasıtasıyla düşman sayılan rakibe veya kuşa atılır. Osmaniyede Zorkun’dan Cebel’e kadarki dağ serisinde bahraz (Kayın) ağacı çok yaygınıdır. Dede Korkut hikayelerinde de çok geçtiği gibi eski oklar kayın ağacındandır. Osmanlı devrinde askerlere ok yapmaları için Gavurdağlarına iskan edilen İzzettinlerin eski adı Okçu İzzettinlü taifesi olarak geçmektedir. Yayla oyunları içinde yaygın olan ok ve yay yapmak için kayın uygun ağaçtır.

Çakmaklı Tüfek, ağaçtan yapılan oyuncak tabancadır. Bazen üstündeki mekanizmaya takılarak ta ok atılır.

Ovada ve yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

7-Avcılık

Kuş avı için ağaçtan yapılan çatalın iki ucuna ince dilinmiş birer lastik bağlanır. Lastiğin diğer iki ucuna da meşinden sapan bağlanır. Sapana konan taş hedefe atılır.

Fak, tenekeden veya telden yapılır. Kuşların yemesi için fakın mekanizmasına solucan veya kurtçuk takılır. Toprağa gömülür. Solucanı veya kurtçuğu yemek isteyen kuş mekanizmaya dokunduğu zaman fak kapanır. Kuş yakalanır.

Patlangaç-Özellikle pellempüs ağacından veya özü olan başka ağaçtan bir karış kadar kesilir. Özü delinir. Bir başka ağaçtan da iki karış kadar kesilir. Yarısına yani öze açılan deliğe girecek kadar inceltilir. Yani erkek-dişi hale getirilir. Papatya çiçeği veya bu büyüklükte başka bir nesne deliğe konur diğeri ile ittirilir. İki papatya arka arkaya olunca aradaki boşluktan meydana gelen hava ile atılan birinci papatya “pat” diye ses çıkararak delikten fırlar. Hedefe ulaşır.

Ovada oynanır.

Erkek oyunudur.

8-Atçılık

Bir uzun sırık at kabul edilir. Sırığın kuyruğu bükülerek ata benzetilir. Bu atlara binilerek atçılık oynanır. Yarış da yapılır.

Yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

9-Damdıra

Ağaçtan veya tenekeden keman gibi yapılır. Üzerine atkuyruğundan tel takılır. Yine atkuyruğundan yapılan telden sürtülerek veya mızrap vurularak çalınır.

Yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

10-Düdük (Kaval)

Kamıştan yapılır. Kamışın ağzına söğüt veya kızılağaç dalından düdük takılır. Düdüğün gövdesine nota delikleri açılır.

Veya bahçedeki kabak bitkisinin yaprağının sapından da yapılır. Yaprağın sapının kalın tarafından ikiye ayrılıp ağız yapılır. Üzerine delikler açılır. Ağızdan üflenerek çalınır.

Kufa veya Kuskovuk: meşe grubundan akkozzak ağacının kozalağından yapılan düdüğün adıdır.

Yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

11-Araba

Çam ağacının gövdesinden tekerlek yapılır. Ortasına delik açılır. Kayın ağacından yapılan iki dingile tekerlekler takılır. Aşınmamsı ve rahat dönmesi için kömür karışımı tereyağ ile yağlanır. Sandıklı olarak ta araba yapılır. Yörep yerlerde binilir.

Arabayla yük veya yakacak odun da taşınır.

Yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

12-İp Atlama

Tek kişilik te grup olarak ta oynanır.

İki metre kadar uzunlukta ipin iki ucu birer elle tutulur. Başımızın üstünden dönerek gelen ip ayakaltımızdan geçerken üstünden atlanır.

Veya ipin iki ucundan birer kişi tutarak başımızın üstün geçirilir. Ayakaltından geçerken üstünden atlanır.

Ovada ve yaylada oynanır.

Kız oyunudur.

GRUP OYUNLARI

1-Gülle (Misket)

Mika veya camdan yapılan gülle (misket) ile ve en az iki kişi ile oynanır.

Düz bir yere çizilen çizgiye veya yalağa belli mesafeden bir gülle atılır. Çizgiye veya yalağa en yakın olan gülle sahipler yakından uzağa doğru atış için sıralanır.

Güllesi yalağa veya çizgiye en uzak olan oyunu başlatır. Atılan gülle yalağa veya çizgiye girerse oyuna devam hakkı kazanılır. Oyuncu çizgiden veya yalaktan güllesini alır, oyuna tekrar devam etme hakkı kazanır. Oyunun devamında çizgiye veya yalağa girmeyen diğer oyuncuların güllelerine atış yapılır. Eğer isabet ettirilirse veya karış mesafesinde ise gülle kazanılır. Gülle yalağa veya çizgiye atılarak oyun tekrarlanır.

Gülle, yalak veya çizgi olmadan doğrudan karış vuruş olarak ta oynanır.

Ovada oynanır.

Erkek oyunudur.

2-Dındın Arı

Grupla oyunudur.

Grup liderleri eşlerini seçer. Eş seçimine kimin başlayacağı grup liderlerinin söylediği aşağıdaki tekerlemeyle belirlenir.

1.Grup Lideri:

-Aldım yeri.

2.Grup Lideri:

-Vurdum köyü.

1.Grup Lideri:

-Tez bana bir eş.

2.Grup Lideri:

-Al beğendiğini!

Eş seçimi tamamlandıktan sonra kura usulü ile oyun başlar. Kurayı kaybeden gruptan bir kişi bekçi olur. Diğerleri ellerini birbirlerinin omuzuna atarak yumak halini alır. Kafalar ortada toparlanır. Bu duruş hamam diye de adlandırılır. Kurayı kazanan grup üzerine binmek için atlamaya, bekçi de atlayanlara engel olmaya çalışır. Bekçi kemerini eline alıp vurarak uzaklaştırmaya, binen oyuncunun altındaki oyuncu da kurala uygun olarak ve sallayarak üstündekini yere atmaya çalışır. Eğer bir oyuncu düşerse onun grubu kaybetmiş olur. Bu kez kazanan grup binmeye çalışır.

Ovada ve yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

3-Eşeğim Acar

Grup oyunudur.

Oyunun başlaması için bir kişi ebe olur. Ebe iki eliyle dizine dayanarak eğilir. Oyuncular sırayla ebenin üstünden atlar.

El değer etek değmez de denen oyunda ebenin belinden elle destek alarak atlanır. Atlarken bedeninin temas etmemesi hatta etek denilen elbisenin bir kenarının bile ebeye değmememsi gerekir. Eğer bedeni veya eteği değerse ebenin yerine kendisi geçer.

Ebenin üstünden atlarken çeşitli maniler söylenir:

Oyun böylece devam eder.

Uzun Eşek, eğilen arkadaşının üzerinden atlayan oyuncunun da üzerinden atlanması için hemen eğilmesi ile oyun devam eder.

Güvercin Taklası, Dındın arı’da olduğu gibidir. Ebe olan grup oyuncular birbirinin omuzuna kolunu atar. Başlarını eğer. Diğer grup onların üzerinden takla atar. Düşen veya takla atamayan olursa ebe değişir.

Ovada ve yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

4-Pıslanpapır (Saklanbaç)

Bir oyuncu ebe olur. Ebe bir taşa veya ağaca başını yaslar. Gözünü kapatır. Kırka kadar sayarken arkadaşlarının her biri bir yere saklanır. Sayma bittikten sonra gözünü açan ebe, saklanan arkadaşlarını görmeye çalışır. Saklandığı yerde arkadaşını gördüğü zaman adını ve saklandığı yeri söyleyerek ebe taşına veya ebe ağacına koşarak oyuncuyu oyundan çıkarır.

Bütün oyuncuların bulunması ve oyun dışına çıkarılması şarttır.

Hatta oyun dışına çıkarılan oyuncu, ebe taşının veya ağacının önünde beklerken, ebenin saklanan oyuncuları araması esnasındaki uzaklaşmasından yararlanan bir arkadaşı ebeden önce ebe ağacını veya taşını elleyerek arkadaşını kurtardığını söyleyebilir.

Ovada ve yaylada oynanır.

Kızlar da erkekler de oynar.

5-Kovalamaca

Eşleşilir. İki grup haline gelinir. Ebe olan 1, 2, 3 diye sayınca herkes bir yere kaçışır. Kimi uzağa kaçar, kimi bir ağaca veya kayaya çıkar kimi yazınsa suya atlar. Ebe kaçanları yakalamak için kovalamaya başlar. Kovalamaca oyununda yakalanan oyuncu ebe olur. Kovalamaca yeni ebe ile aynı usulde devam eder.

Mendil Kaçırma da aynı gruptandır. İki gruba ayrılır. Bir kişinin tuttuğu mendil iki rakip ouoncu tarafından yakalanmadan alınıp kaçırılır. Mendil kaçarın diğer grup oyuncularının sırtyına binmeye hak kazanır.

Ovada ve yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

6-Çomçalı Gelin (Bodu Bodu/Tilki/Yağmur Çağırma)

Tarlalara dikilen mahsulün suya ihtiyacı vardır. Su için de yağmurun yağması çok önem taşır. Hava kurak giderse mahallenin çocuklar bir akşam toplanır. Uzun bir sopanın üstüne korkuluk yapılır. Eski dokuma çuvallar börk veya börkenek yapılarak kafalara alınır. Önde korkuluk arkada başları börklü çocuklar bir evin önünde toplanır. Sopanın üstündeki korkuluk pencere önüne kaldırılır.

Teneke çalınırken bir ağızdan aşağıdaki tekerleme söylenmeye başlanır.

“Teknede hamur,

Tarlada çamur.

Ver Allahım ver,

Sicim gibi yağmur.”

Ev sahibi pencereden veya balkondan döktüğü suyla önce bir güzel ıslatır. Sonra da ne istedikleri sorulur. Çocuklar da ihtiyaçlarını tekerleme ile söyler.

“Çomçalı gelin çom ister.

Bir kaşıcık yağ ister.

Bir kaşıkçık tuz ister.

Yağ verenin oğlu olsun,

Tuz verenin kızı olsun.

Vermeyenin canı sağ olsun.”

Mahalledeki evler dolaşıldıktan sonra bir eve gelinir. Toplanan yağ, bulgur, salça ile kızlar kısır yapılır. Hep beraber yenilir.

Ovada oynanır.

Kız erkek karışık oyundur.

“Yağmur yağdıran Yada Taşı Türk boylarının hepsinde mevcuttur. Yada taşı ile yağmur çağırma törenleri Şamanistlik törenlerinin bir devamıdır. Türkistan’daki Türk boyları yağmur yağdırma taşına; yada, cada, sata, dada, çaytaşı ve kara taş gibi adlar vermişlerdir.

Türkistan’da yağmur çağırma töreni akşam yapılır. 15–20 erkek toplanır. İki kişi eşeğe biner. Diğerleri ardından giderler evlerin önüne giderler. Her evin önünde yüksek sesle ‘Sust Hatın’ şarkısını söylerler. Ev sahibi eşeğe binen kişilerin üstüne su döker ve istedikleri; buğday, ekmek, şeker, para verirler.

Sust hatın şarkısında kuraklık endişesine feryat vardır. Yağmur yağması için yalvarılır.

Sust hatın, sultan hatın

Kölenkesi meydan hatın.

Sust hatın, suvsız hatın

Köylekleri boz hatın.

Yağmır yağsın

Buğday pişsin

Harman dolsun

Suv hatın.”

Yağmur çağırma törenine gidenler toplanan yiyecekleri pişirerek köy ahalisine dağıtırlar. Böylece yağmur yağacağına inanırlar.( Çağatay Koçar, Karacaoğlan Sempozyumu, Adana”

7-Mere (Çelik-Çomak)

Çelik ve çomak denen iki ağaç sopa ve en az iki kişi ile oynanır. Çelik, iki ucu yatay kesilmiş ve ağız haline getirilmiş, dört tarafı düzeltilmiş bir karış kadar kısa ağaçtandır. Mere diye de anılır. Çomak, bir metre kadar uzun sopadır.

Çomağın üstüne konan çelik el hareketiyle havaya kaldırılır. Havadaki çeliğe çomakla vurulur. Çeliği en uzağa atan grup oyuna başlamaya hak kazanır.

Oyun iki aşamada oynanır

İlk aşamada yere açılan küçük yarığa çelik konur. Çeliğin ağzı dışarıda kalır. Yere konan çelik, ucuna çomakla vurularak havaya zıplatılır. Havaya zıplayan çeliğe çomakla vurularak uzaklara atılması sağlanır.

Çeliğin düştüğü yerin başlangıç yerine üç adımdan uzak olması lazımdır. Eğer ilk vuruşta bu sağlanmazsa kaldığı yerden ikinci ve üçüncü vuruş yapılır.

Çeliğe vurularak uzak mesafeye düşürülmesi istenirken karşı grubun oyuncuları da üzerlerine çelinen çeliği havada yakalamaya çalışır. Çelik havada yakalanırsa oyuncu yanmış olur. Çelik yerden sekerek gelirken yakalanırsa eğilip arkadan öne doğru, başlangıç yerine doğru üç defa fırlatılır. Çeliğin son durduğu yerden başlangıç yerine konan çomağa atılır. Çomağa değerse de oyuncu oyundan çıkarılır.

Birinci aşamayı geçen oyuncu, ikinci aşamada çomağın üstüne koyduğu çeliği havaya atıp vurarak uzaklara düşmesini sağlar. Düştüğü yere kadar sayı kazanır.

Grubun topladığı sayılar yeteri kadar olursa o grup oyunu kazanmış olur. Kazanan grup diğer grubun sırtına binmeye hak kazanır.

Ovada ve yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

8-Gınglıbiç

En az harman yeri kadar geniş ve düz bir alanda oynanır. Alanın ortasına bir metre kadar yükseklikte kazık dikilir. Kazığın tepesi inceltilir ve göbek mili haline getirilir. En az 2 m uzunluğunda ikinci bir ağacın ortası zıvana gibi delinir. Ortası zıvanalı uzun ağaç, sabit duran ağaç kazığın göbek miline yerleştirilir.

Gerek ağacın göbek mili gerekse uzun ağacın zıvana deliği tereyağı ile yağlanarak aşınmasına engel olunmaya ve kayganlaştırılmaya çalışılır. Yağın içine tuz veya kömür de karıştırılır.

Uzun ağaç kendi ekseni etrafında döndürülmeye başlanır. Ağaç dönerken oyuncular da karnının üstünde yatar vaziyette durur. Ayak hareketiyle dönüş hızlandırılır. Dönen ağacın göbeğindeki yağa karıştırılan kömürün veya tuzun çıkardığı sesten dolayı oyun Gınglıbiç adını almıştır.

Yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

9-Kale Yıkma

Grup oyunudur. Grup başkanları tarafından eşleşme yapılır. Grup liderleri belli mesafede karşı karşıya durur. Ayaklarını atarak birbirine ilerler. Son ayağın koyan ilk eş seçme hakkı kazanmış olur.

Veya eşleşmede ilk oyuncu alınması için tekerleme karşılıklı söylenir. En son söz ile seçme hakkı rakibe verilmiş demektir. Yani aşağıdaki tekerlemedeki her cümle bir grup başkanı tarafından söylenir.

-Aldım yeri.

-Vurdum köyü.

-Tez bana bir eş.

-Al beğendiğini!

Gruplar karşılıklı iki tarafa geçer. Her grup elindeki üç yassı belli aralıklarla yere diker.

Taşlar dikildikten sonra ilk atış hakkı için kura çekilir. Kura çekilmesi genellikle tükürüklenerek ıslanmış taşın havaya atılması, havadan düşen taşın “Yaş mı, Kuru mu?” diye sorulan soruya verilen cevaba göre belli olur.

Kurayı kazanan grup karşıdaki kaleleri devirmek için ellerindeki taşı atar. Kaleyi yıkan bir can daha kazanmış yani bir taş atma hakkı daha kazanmış olur. Atılan taşlar yıkılan kaleye değerse bu kez kale canlanmış olur.

Kalelerin hepsini yıkan taraf oyunun galibi sayılır.

Oyun yer değiştirilerek tekrarlanır.

Oyunu kaybeden grup kazananları yeni oyun yerlerine sırtında taşır.

Ovada ve yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

10-Küşkü

Batçı, Küküç, Kütgü diye de adlandırılır.

Oyuncular ellerine yarım metre kadar uzunlukta ve ucu sivri ağaç kazıklar alır. Bu ağaç kazıkların adı küşküdür. Sazlıkta oynanır. Küşkü yere batırılır. Diğer oyuncu da elindeki küşkü ile yere batırılmış olan küşkü devrilmeye çalışılır. Küşküyü devrilmiş olması için yumruk sığmayacak kadar yan yatmış olması lazımdır. Devrilen küşküyü deviren oyuncu kazanır.

Yaylada oynanır.

Erkek oyunur.

11-Beştaş

En az iki kişi ve beş taş ile oynanır.

Oyuna başlamak için avuçta duran beş taş havaya atılır. El üstünde tutulmaya çalışılır. El üstünde duran taş tekrar havaya atılır ve tekrar el içinde tutulmaya çalışılır. Taşlar havada iken şaplak çalınırsa tutulan taş bir misli fazla sayılır.

En çok sayı alan oyunu başlamaya hak kazanır.

Beş taş birkaç aşamada oynanır.

Önce birler, ikiler, üçler dörtler oynanır.

Ele alınan beş taş dikkatlice yere saçılır. Yerdeki taşlardan biri eline alınır. Havaya atılırken yerdeki taşlar önce birer, sonra ikişer, sonra üçü bir teki ayrı olmak üzere alınır. Sonra da yerdeki dört taş alınır.

Yerdeki taşlar sırayla alındıktan sonra el yere yapıştırılır. Beş taş tekrar savrulur. Bir taş havaya atıldığı zaman yerdeki taşlar üçer hak kullanılarak parmak aralarına sıkıştırılır. Taşlar sıkıştırıldıktan sonra el havaya kaldırılır. Eldeki taş havaya atılarak ve her defasında en fazla üçer hak kullanılarak parmaktaki taşlar sırayla yere bırakılır. En sonunda yine havaya atılan taş yere düşmeden yerdeki taşlarla beraber tutulur. Taşlar avuçta iken bir taş hava atılır: Altın top yapılır.

Daha sonra oyunun diğer safhalarına geçilir.

Elin baş parmağı ile diğer parmaklar sırayla yerde küfe yapılır. Her küfede taşlar küfelere üçer sayıda konmalıdır.

El yere yapıştırılıp parmak aralarının önüne konan taşlar üçer sayıda konmalıdır.

Taşlar elde sıkılır. Elin üstüne tekerleme söylenerek yumurtlamak gibi taşların tek tek düşmesi sağlanır. Tekerleme şöyledir:

“Gıt gıt gıdak,

Yumurtam sıcak.

İnanmazsan gel de bak”

El ters çevrilerek avuç açılır. Yere saçılan taşlar üçer sayıda avuçta toplanır.

El kulağın memesinden tutularak taşlar toplanır.

En sonunda el köprü yapılır. Taşlar köprünün önüne saçılır. Bir tanesi ebe yapılır. Diğer taşlar üç etapta köprüden geçirilirken ebe taş tek hareketle geçirilir.

Oyunun her aşamasını başarıyla tamamlayan oyuncu için sayı kazanması için eldeki beş taş havaya atılır. El üstünde tutulmaya çalışılır. El üstündeki taşlar tekrar havaya kaldırılır ve tutulmaya çalışılır. Tutulurken şaplak çalınırsa misliyle puan kazanılır.

Oyunu çok iyi oynayana şiptir denir.

Ovada ve yaylada oynanır.

Kız oyunudur.

12-Dokuztaş

Toplanan dokuztaş yere savrulur. Yerden bir taş ele alınır. Eldeki taş havaya atılır. Yere düşünceye kadar yerdeki taşlar avuçlanarak toplanmaya çalışılır. Toplanan taşlar kazanılmış saylır. Taşları kalmayan oyuncu tekrar taş toplayarak oyuna katılır.

Ovada oynanır.

Kız oyunudur.

13-Kızgın Taş

Grup oyunudur.

Meydana yakılan büyük atonun üstüne biner eşin çevresinde toplanılır.

Ateşin üzerinden atlayarak oynanır.

Veya iki gruba ayrılır. Bir grup Demirci, diğer grup Kömürcü adını alır. Ateşte bir taş kızdırılır. Herkes arkasını döner. Oyun dışındaki bir kişi tarafından kızgın taş uzaklara atılır. Kızgın taşı bulan kişi kendi grubuna “Demirci kömürcüye bin” veya “Kömürcü demirciye bin” diye haber verir. Kızgın taşı bulan grup diğer grup oyuncularının üstüne biner. Ateş başına kadar gelinir.

Yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

Sinsin oyunu,

Ateşin başında toplanılır.

Bir kişi ateşin etrafında dönerek oynar. Kendini beğendirmek için Köroğlu, kartal gibi kahramanlık oyunlarından oynar. Seyirlik hareketler yapar.

Biri kendine gelip çatarsa onun üstüne biner bir tur yaparlar. Turun sonunda oyun diğerine geçer.

14-Mendil Saklama

Grup oyunudur.

Daire halinde oturulur. Ebe halkanın etrafında dönerken elindeki mendili bir kişinin arkasına saklar. Halkanın etrafında dönerken aşağıdaki maniyi söyleyerek dikkat dağıtmaya çalışır.

“Yağ satarım,

Bal satarım.

Ustam ölmüş,

Ben satarım”

Tur atıp aynı yere geldiğinde yerden mendili alır. Arkasına sakladığı arkadaşına vurur. Arkadaşı kalkıp dolanarak kaçarken vurmaya devam edilir. Yerine geldiğinde dayak yiyen ebe olur.

Ovada ve yaylada oynanır.

Kızlar da erkekler de oynar.

15-Körebe

Grup oyunudur.

Bir oyuncu ebe olur. Gözü mendille bağlanır. Körebeye diğer oyuncular vurur. Kör ebeye yakalanan ebe olur.

Ovada ve yaylada oynanır.

Kızlar da erkekler de oynar.

16-Sıçan Yedirme

İki kişiliktir.

Bir kayanın üzerine veya yere kare çizilir. Kare, kenarlarından çizgi ile birleştirilir. İki rakip oyuncu ellerindeki üçer taşı (üçü taş, üçü çöp/yaprak) sırayla köşelere yerleştirir. Taşlar konduktan sonra çizgi köşelerinden sırayla hareket ettirilir. Üç taş yan yana getirilirse oyun kazanılmış, karşıdaki oyuncuya sıçan yedirilmiş sayılır.

Ovada ve yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

17-Dokurcun

İki kişi ile oynanır.

Çizgi ile oynanması sebebiyle Sıçan Yedirme oyununa benzemektedir. Ama dokurcun oyununda iç içe çizilen üç kare köşelerinden ve birer kenarından da çizgi ile birleştirir.

Oyun 9’ar taşla (9 taş, 9 çöp/yaprak) oynanır. Oyunda amaç üç taşın aynı hizaya getirilmesidir. Taşların konma işleri bittikten sonra sırayla taş sürülerek oyun devam ettirilir. Bir oyuncu üç taşını aynı hizaya getirirse rakip oyuncunun oyundaki taşlarından istediğini alıp oyun dışı bırakabilir.

Oyundaki taşlar tükeninceye kadar oyun devam ettirilir.

Ovada ve yaylada oynanır.

Erkek oyunudur.

18-Ebe Beni Kurda Verme

İki ebe seçilir. Her bir ebenin arkasında 10-15 çocuk birbirinden tutarak sıralanır. Bir kurt en arkadaki çocuğu kapmaya, ebe kurdu kovalamaya çalışır. Kurt saldırdığında çocuklar “Ebe beni kurda verme” diye bağrışır. Kurdun kaptığı çocuk kurt olur.

19-Çizgi

Düz bir yere ardı ardına altı kare çizilir. Üçüncü ve beşinci karelerin iki kanadına birer kare ilave edilir.

Oyuna başlamak için tükürükle ıslatılan bir taş havaya atılır. “Yaş mı, Kuru mu?” diye sorulur. Yere düşen taşın yaş veya kuru tarafı olduğunu bilen oyuna başlama hakkı kazanır.

Oyun için bir küçük yassı taş ilk kareye atılır. Tek ayak halinde taşın bulunduğu kare atlanarak devam edilir. Kanatlı karelere basılarak dinlenilir. Sonra tek ayaküstünde sekerek devam edilip başa gelinir. Taş sırayla diğer karelere atılarak çizgi tamamlanır. Tek ayakla atlayamayan, taşın bulunduğu kareye veya “Su” denen çizgiye basan oyuncu yanmış sayılır. Oyun el değişir. Daha sonra kalınan kareden devam edilir.

Ovada oynanır.

Kız oyunudur.

20-Göçme Yalak

En az 2 kişi ile oynanır.

Her oyuncu kendine 3 yalak 1 hazne çukuru açar. Her çukura 6’şar taş koyar. Kur’a ile oyun başlayan oyuncu kendi yalağından aldığı 6 taşı sağından itibaren başlayarak yalaklara sırayla koyar. Son taşı koyduğu yalaktaki taşlar çift ise hepsini kazanmış olur. Onları alıp hazinesine koyar.

Oyun taşlar bitinceye kadar devam eder.

21-Yağ Satarım, Bal Satarım/Mendil Saklama

Halka şeklinde oturulur. Bir kişi ebe olur. Ebe, elindeki mendili oturanlardan bir kişinin arkasına gizlice saklamak ister. Mendil sakladığı kişinin bilmemesi için şarkı söyler:

“Yağ satarım,

Bal satarım.

Ustam ölmüş,

Ben satarım”

Arkasına mendil saklandığını bilirse o mendili alır, ebenin arkasından koşup mendille vurarak onu cezalandırır.

Eğer arkasına mendil konduğunu bilmezse şarkı söyleyerek bir tur dolanan ebe koyduğu yerden mendilini alır, mendille vurur. Mendille dayak yiyen çocuk bir tur boyunca kaçarak kurtulur. Ebe onun yerine oturur ve bu kez de o ebe olur.

Oyun böylece tekrar olunur.

Kız ve erkek oyunudur.

22-Deve Güreşi

Omuzlara alınan birer kişi, genellikle çocuk birbirini düşürmeye çalışır.

Veya bir uzun ağacın üstüne oturan iki kişi ellerindei nesne ile vurarak biribirni düşürmeye çalışır.

Erkek oyunudur.

23-Yastık Kavgası

Yastıklarla yapılan kavgadır.

Erkek ve kız oyunudur.

24-Çadır

Yatağın içinde yorgan çadır yapılarak oynanır.

Veya açık alanda bir bezle yapılan çadırda oynanır.

Erkek ve kız oyunudur.

25-Halat Çekme

Halatın iki tarafında eşit sayıda çocuk tutar. Ortaya bir sınır işaretlenir. Halatı kendi tarafına doğru çeker. Sınırı geçen taraf yenilmiş kabul edilir.

Erkek ve kız oyunudur.

26-İp Atlama

İp iki elle tutularak sallanır. Ortasından zıplayarak oynanır. Veya iki kişi tarafından tutulan ip sallanır. Bir kişi veya diğerleri sallanan ipe değmeden zıplayarak oynanır.

27-Birdir Bir

28-Aç Kapıyı Bezirgan Başı

29-Mendil Kaçırma

C-BİLMECELİ OYUNLAR / ZEKÂ OYUNLARI

1-Para Saklama

İki el arkaya götürülür. Bir elde para saklanır. Paranın hangi elde olduğu sorulur. Çocuk; “Ya bundadır, ya şunda. Keçe külah başında” diye tekerleme söyleyerek saklanan paranın hangi elde olduğunu bulmaya çalışır. Bulamazsa ceza olarak bir çıntırık yer.

2-Yüzük Saklama

Bir ebe seçilir.

Yerdeki ceviz kabuklarından bir tanesinin altına yüzük konur. Ceviz kabukları karıştırılır. Saklı yüzüğü ebenin bilmesi istenir. Bilemezse kulak çekme, türkü söyleme, masal anlatma, çıntırık (fiske) vurma veya falakaya yatırma cezası verilir.

Erkek oyunudur.

3-Çıntırık (Fiske)

Bir çocuk diğerine çıntırıkla vurur. Çıntırığı hangi parmağı ile vurduğunu sorar. Bilirse çıntırık vurma hakkını öteki kazanır.

Erkek oyunudur.

4-Tek mi, Çift mi?

Ebe olan çocuk çağla çekirdeklerinden veya güllelerden bir objeyi avucunun içine alınır. Rakibine “Tek mi, çift mi?” diye sorar. Bilirse avuçtakileri kazanmış sayılır. Ebe değişir. Oyun böylece devam eder.

Erkek veya kız oyunudur.

5-Hırsız-Polis

Oyuncu sayısı kadar kâğıt parçası hazırlanır. Bu kâğıtlardan birisine Hırsız, Diğerine Polis, Üçüncüsüne Hâkim yazılır. Diğer kâğıtlar boş bırakılır. Kâğıtlar katlanır. Havaya atılır. Yere düşen kâğıtların her birisini bir oyuncu alır. Hırsız elini açar. Hâkim ceza şeklini söyler. Polis cezayı infaz için hırsızın eline vurur. Ceza genellikle avuç içine çubukla ve belirtilen sayıda vurmakla olur. Oyun ilerledikçe öç alma haline dönüşür.

Erkek oyunudur.

Oyunlarda eşleşme

nı 3 grupta incelenebilir. Tek kişi ile oynananlar, çok kişiyle oynananlar ve bilmeceli oyunlar

KÜLTÜR NEDİR?

Kültür, Fransızca bir kelimedir. Hars kültür anlamına gelir.

Kültür, yaşama biçimi demektir.

Başta dil olmak üzere kültür milletleri birbirinden ayıran değerler manzumesidir.

Anadolu’da hâkim kültür Türk kültürüdür. Bu yüzden Anadolu’ya Türkiye denir.

Kültür, somut ve soyut örneklerle kendini gösterir.

Tarihi eserler somut kültür örnekleridir. Gelenekler, türküler, ağıtlar, masallar, hikâyeler,

deyimler ve atasözleri vs. soyut kültür örnekleridir.

HALK KÜLTÜRÜ NEDİR?

Kültür millidir.

İklim, tarih ve coğrafya şartlarına göre milli kültürlerdeki yerel farklılıkların adına halk kültürü

denir. Halk kültürleri de milli kültürden beslenir.

OSMANİYE KÜLTÜRÜ NEDİR?

Osmaniye de tarihi ve coğrafi şartlara göre bazı kültürel farklılık göstermesi tabiidir. Buna

Osmaniye kültürü veya Osmaniye halk kültürü denir.

OSMANİYE ÇOCUK OYUNLARI NELERDİR?

Geleneksel çocuk oyunları da halk kültürü içindedir. Türk kültüründe çocuk oyunları genel özellikleriyle aynı olsa da yerel farklılıklar gösterir.

Osmaniye dağlık ve ovalık bir şehirdir. Osmaniye’de geleneksel hayatın şekillenmesini bu coğrafya çok etkilemiştir.

Osmaniye halkının tarım ve hayvancılığa dayalı eski hayat tarzı kışın ovada, yazın yaylada olunmasını gerektirmiştir.

Modern hayat tarzında da, yazın rutubetli ve bunaltıcı sıcak havalardan kurtulmak ve tatil yapmak için yaylacılık geleneği yenilenerek devam etmiştir.

Halkın kışın ovada yazın yaylada devam eden hayat tarzından çocuk oyunları da etkilenmiştir. Özellikle yaylada boş zamanın çokluğu, oyun alanlarının genişliği, orman ürünlerinin zenginliği ve dereli-tepeli arazi yapısı sebebiyle sahnelenen çocuk oyunları ovadakinden farklılık göstermiştir.

Osmaniye çocuk oyunları çevredeki doğal malzemeler kullanılarak oynanır. Özellikle ormanlık ve dağlık olan yaylalarda oyunlar ve oyuncaklar da ona göredir. Oyuncaklar ustalar tarafından yapıldığı gibi herkes tarafından yapılacak kadar kolay malzemelerdendir.

YAYLA VEYA KÖY OYUNLARI

Osmaniye’de sahnelenen geleneksel çocuk oyunları kapalı alanda oynanan çocuk oyunları ve açık alanda oynanan çocuk oyunları olmak üzere iki gruba ayrılabilir. Ova Oyunları ve Yayla Oyunları (Köy Oyunları da denebilir) ile Bilmeceli Oyunlar gibi üç grupta da toplanabilir.

Tespit ettiğimiz 35 çocuk oyunu mahiyetlerine göre üç grupta incelenmiştir:

A-Tek Kişilik Oyunlar (13 adet)

B-Grup Oyunları (17 adet)

C-Bilmeceli Oyunlar (5 adet)

SONUÇ VE ÖNERİ

Çocuk oyunları yetişme çağındaki çocukların beden ve ruh sağlığının gelişmesine, yeteneklerinin zenginleşmesine katkıda bulunur.

Oyunlar içinde beceri, yetenek, eğlence ve keyfi barındıran etkinliklerdir. Oyun, eğitimin bir aracı olarak kullanılmaktadır. Oyunla çocuğun karar verme, işbirliği, iletişim, kazanma ve kaybetme duygusunun geliştiği çok yönlü etkinliklerdir. Oyun ve oyuncaklar özellikle 0-12 yaş döneminde çocuğun hayatının vazgeçilmez öğeleridir. Kişiliğin temellerinin genel anlamda 0-7 yaş döneminde atıldığı kabul edildiğinde, oyunun kişilik gelişiminde çok önemli bir etkiye sahip olduğu söylenebilir. Oyunla çocuğun sanat ve estetik algısı da geliştirilebilir.

Çocuk oyunları, toplumun inanç, edep, sanat ve kahramanlık gibi unsurlarını dile getiren, topluma özgü giysi ve oyuncaklarla oynanan ve millî kültüre yönelik önemli bir unsurdur. Bu nedenle kültürün aktarımında çocuk oyunlarının önemi büyüktür. Toplumun yaşadığı, paylaştığı ve zaman içerisinde geliştirdiği unsur olan kültür, oyun sayesinde gelecek nesillere aktarılmaktadır.

“Oyun; çocukların ortak anlaşma yoludur. Çocuğun fiziksel ve zihinsel yapısını geliştiren, nesneler dünyası ile ilişkiler kurmasını özgürlük ve bireysellik kazanmasını sağlayan ve sonra da toplumsallaşmasına büyük ölçüde yardımcı olan çok önemli bir etkinliktir. O.A.Gürün, Çocuğumuzu Tanıyalım, İnkılâp Yy. İst.1984”

“TV, duygusal beyin de denen limbik sisteminin çocuklarda gelişmesini engelliyor. Beyin kendi imgelerini üretemez oluyor. TV görüntülerinin imgelerinin etkisi altında kalarak düşünebiliyor.

Limbik sistemin çocuğun gelişimindeki diğer önemi de beyindeki vicdan duygularının gelişimini sağlıyor. Vicdan kavramı yeterince gelişmeyince terminatör türü insan yetişiyor. Bunun araştırılmasına ABD’de kendi sınıfını otomatik silahla basan öğrenci olayı sebep oluyor. Ruhi Ersoy, Karacaoğlan’dan Bela Bartok’a… Sempozyum Bildirisi, Osmaniye-2004”

Televizyon, sinema ve internetin cazibesinden, artan trafik sebebiyle boş sokakların olmaması, aşırı yapılaşma sebebiyle boş arsaların kalmaması, kentte yeteri kadar oyun alanları yapılmaması gibi sebeplerden dolayı çocuk oyunları oynanamıyor. Aileler de çocuklarına aktaramadığı için geleneksel kültürümüzün yapı taşlarından olan çocuk oyunlarımız unutulup gidiyor.

Asıl amaç, kültürümüzün korunmasının yanı sıra çocuklarımızın sosyal hayata geçişini sağlamaktır. Bunun için eski Anadolu oyunlarının yaşatılması lazımdır.

Çocuk oyunlarında milli kültürümüze dair kotlar vardır. Bu oyunlar sayesinde çocuklarda Türklük şuuru kazandırılır. Unutulmaya yüz tutmuş çocuk oyunlarını ve oyuncaklarını toplayıp kültürel bilincin oluşmasını sağlamak, eğitim içinde milli kimliğin inşasına katkıda bulunulmalıdır. Bu amaçla Çocuk Oyunları ve Oyuncakları Müzesi açılacak, Gezici Müze için bir otobüs tahsis edilecektir.

Endüstriyel oyuncakların önem kazandığı günümüzde kültürel oyuncakların eğitim ortamlarında ve sürdürülebilir ortamlarda kullanımına yönelik çalışmaların yapılması lazımdır.