Roma İmparatorluğu döneminden günümüze ulaşan köprü, taşıdığı derin anlamlarla ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor.
Roma’dan Osmanlı’ya Uzanan Yolculuk
M.S. 2’nci yüzyılda Roma İmparatoru Hadrianus döneminde inşa edilen Taşköprü, o dönemde önemli bir ticaret ve askeri güzergâh olan “Via Tauri” üzerinde stratejik bir konumdaydı. Yaklaşık 1800 yıldır ayakta kalan köprü, Bizans, Selçuklu, Memlük ve Osmanlı dönemlerinde de önemini korudu; pek çok kez onarımdan geçti. Bugün ise “dünyada hâlâ kullanılan en eski köprü” unvanını taşıyor.
Mühendislik ve Mimari Zarafet
319 metre uzunluğunda ve 11,4 metre genişliğindeki köprü, ilk inşa edildiğinde 21 kemere sahipti. Günümüzde 14 kemeri ayakta kalan yapı, kesme taş ve Roma harcı ile inşa edildi. Kemerlerin nehrin akışına uygun şekilde yerleştirilmesi, suyun basıncını azaltarak köprünün yüzyıllarca sağlam kalmasını sağladı.
Taşlara Kazınan Efsaneler
Taşköprü, Adana halkı için yalnızca bir tarihi eser değil, aynı zamanda halk arasında dilden dile aktarılan hikâyelerin de mekânı.
-
Sevda ile Taş Arasında: Rivayete göre Roma valisinin kızı ile köprünün baş ustası arasında yaşanan imkânsız aşk, köprünün ortasında buluşmayla taçlanır. O günden sonra bu nokta “Âşıklar Taşı” olarak anılır.
-
Şahmaran’ın İzleri: Efsanelere göre yılan kraliçe Şahmaran, yeraltı sarayına gitmeden önce Taşköprü’den geçti. Hâlâ bazı balıkçılar sabaha karşı köprü ayaklarının dibinde yılan siluetleri gördüklerini iddia ediyor.
-
Seyhan’ın Kardeşleri: Mitolojik bir anlatıya göre Seyhan ve Ceyhan nehirleri, kavuşamayan iki kardeştir. Tanrılar, bu bağı hatırlatmak için Taşköprü’yü inşa ettirir.
Adana’nın Zamana Direnen Sembolü
Roma’dan Osmanlı’ya kadar birçok medeniyetin izlerini taşıyan Taşköprü, günümüzde hem yerli hem de yabancı turistlerin uğrak noktası olmaya devam ediyor. Tarihi, mimarisi ve efsaneleriyle Adana’nın simgesi olan köprü, geçmiş ile bugün arasında güçlü bir bağ kuruyor.





