İran-İsrail savaşı, Osmaniye’nin büyükşehir tartışması ve Türkiye’de ekonomik krizin gölgesinde CHP gündemi… Üç kritik başlıkta derinlemesine değerlendirme yazısı.
Üç Başlıkta Türkiye ve Dünya Gündemi
1. İran-İsrail Savaşında Sessiz Kazananlar: Çin ve Rusya
İran ile İsrail arasında yaşanan gerilim kısa sürede küresel bir çatışma ihtimalini beraberinde getirirken, savaştan görünürde bir galip çıkmadı. Ancak kaybedenin İran olduğu net biçimde ortaya çıktı. Hem askeri hem ekonomik olarak ciddi bir yıpranma yaşayan İran, bölgesel anlamda da yalnızlaştı.
Savaşın kısa sürede durması, ilk etapta ABD'nin arabuluculuğu gibi yansıtılsa da sahadaki asıl etkili aktörler Çin ve Rusya oldu. Her iki ülke de bölgedeki istikrarı koruma adına diplomatik baskılarını artırarak sürecin durulmasında önemli rol oynadı.
Eğer savaş birkaç hafta daha sürseydi, İsrail Başbakanı Netanyahu içeride siyasi olarak büyük yara alacak, ABD ise bölgede yeni bir cepheye istemeden dahil olacaktı. Bu bağlamda barışın tesisi bölgesel bir zorunluluk haline gelirken, Çin ve Rusya'nın “sessiz diplomasi”si kazananlar hanesine yazıldı.
2. Osmaniye’nin Büyükşehir Tartışması: Pişmemiş Bir Gündem
Osmaniye’nin büyükşehir olma talebi, kamuoyuna erken servis edildiği için düşünülmemiş bir gündem başlığı olarak eleştiriliyor. Evet, büyükşehir olmanın getireceği avantajlar tartışılmaz; ancak bu talebin nasıl, hangi bölgelerle ve hangi toplumsal mutabakatla gerçekleşeceği baştan planlanmalıydı.
Bugün gelinen noktada, Erzin, Dörtyol, İslahiye ve Nurdağı gibi ilçelerin Osmaniye’ye bağlanması önerisi bölgede ciddi sosyolojik ve politik tartışmalar doğurdu. Oysa ki geçmişte Erzin halkı Osmaniye'ye bağlanmak için imza toplamıştı. Bu hafıza yok sayılmadan konuşulmalıydı.
Ayrıca, Adana’nın en uç noktası olan Mustafabeyli ve civar köylerinin yönetimle bağının zayıf olduğu gerçeği de masaya yatırılmalıydı. Belki de Erzin-Andırın-Mustafabeyli hattı üzerinden oluşturulacak yeni idari harita, çok daha rasyonel bir çözüm getirebilirdi.
Bu kadar karmaşık bir tablo, ön hazırlık yapılmadan kamuoyuna sunulunca hem siyasi kutuplaşma derinleşti, hem de ciddi bir “bölünme algısı” oluştu. Oysa mesele teknik, sosyolojik ve yönetsel düzlemde ele alınmalıydı.
3. Gerçek Gündem: Geçim Sıkıntısı ve Sessiz Krizler
CHP'nin kurultay süreci üzerinden yapılan tartışmaların bu denli geniş yer bulması, asıl gündemlerin üzerini örtmeye başladı. Oysa Türkiye’nin gerçek gündemi; art arda gelen akaryakıt zamları, geçim sıkıntısı yaşayan milyonlar, kira krizine boğulmuş şehirler ve durma noktasına gelen inşaat sektörüdür.
Sadece bir haftada 8 TL zamlanan mazot, üreticiyi de, tüketiciyi de derinden etkilemektedir. Petrol fiyatları uluslararası düzeyde düşerken, Türkiye’de fiyatların artması ciddi bir sistemsel sorgulamayı gerektiriyor.
Asgari ücrete ara zam yapılacak mı? Emeklilerin talepleri karşılanacak mı? soruları cevapsız dururken, halkın gündeminden kopmuş siyasal tartışmalar boşluk yaratmaktadır.
Eğer illa ki CHP konuşulacaksa, Özgür Özel seçilmiş bir genel başkandır ve olası bir mahkeme süreci hem Özel’i hem de CHP’yi içeriden konsolide eder. Türkiye’nin demokratik refleksi açısından bu süreçler tartışmaya açık olmaktan çok, dikkatle takip edilmelidir.
Gündem Akıllıca Belirlenmeli
Türkiye hem dış politikada hem iç siyasette kritik eşiklerden geçiyor. Ancak bu süreçte dikkat edilmesi gereken temel nokta; gerçek sorunlara odaklanmak, tartışmaları bilgi ve hazırlıkla yürütmek, halkın sesini siyasetin önüne koymaktır.
Aksi halde toplumun gerçek ihtiyaçları ötelenir, yapay krizler ile vakit kaybedilir.