Osmaniye’de, Toroslar’ın engebeli dağları arasında saklı kalmış İbradı kasabası, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yetiştirdiği ulema ile tarihe adını yazdırmış bir yer olarak öne çıkıyor. Kasabanın ihtişamlı konakları olan Kâdı Konakları, geçmişte hem İbradılı ulemanın ikametgâhı hem de mahkeme işlevi görmüş yapılar olarak kullanılmıştı.

Kasabanın tarihî dokusunu yansıtan en önemli alanlardan biri, “Kâdı Mezarlığı” olarak bilinen mezarlık. Osmaniye’deki bu mezarlık, gölgesini heybetli kestane ağaçlarının üzerine düşürdüğü ve çok sayıda kâdı, müderris ile müftünün defnedildiği bir alan olarak dikkat çekiyor. Mezarlıkta yer alan kestane ağaçları, adeta bir orman görünümü sunarak ziyaretçilere hem doğal hem de tarihî bir atmosfer sağlıyor.
Bu kestane ağaçları arasında en dikkat çekeni ise bin yılı aşkın bir geçmişe sahip olduğu tahmin edilen, mezarlığın hemen bitişiğindeki anıtsal ağaç. 1861 yılının sonbaharında siyah bir kadın kölenin asıldığı yer olarak kayıtlara geçen bu ağaç, Osmaniye halkı tarafından “Arap Astı Kestanesi” adıyla anılıyor. Tarihî olaylar ve halk arasında oluşan efsaneler bir araya geldiğinde, bu ağaç kasabanın kültürel hafızasında önemli bir simgeye dönüşüyor.

Osmaniye’deki İbradılılar, Arap Astı Kestanesi’ni yalnızca bir ağaç olarak değil, geçmişin izlerini taşıyan bir hatıra ve kasabanın tarihî kimliğinin simgesi olarak değerlendiriyor. Her yıl yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken bu ağaç, Osmaniye’nin doğal ve kültürel mirasının bir parçası olarak korunuyor.
Tarihî ve kültürel değeriyle öne çıkan Arap Astı Kestanesi, Osmaniye’nin geçmişine ışık tutan bir köprü niteliğinde. Hem kasabanın doğal güzelliklerini hem de Osmanlı döneminden kalan mirası bir araya getiren bu simgesel ağaç, gelecek nesillere aktarılacak önemli bir kültürel hazinenin temsilcisi olarak kabul ediliyor.





