az boyunca serin havası ve bol suyuyla misafirlerini ağırlayan bu dağlık alanlar, şimdi pembe güz çiçeklerinin, yani halk dilindeki adıyla "göç çiçeği" nin zarif dokunuşuyla donanıyor.
Sonbahar mevsiminin başladığının en belirgin işaretlerinden biri olan bu çiğdem türü, yaylalardan ovaya inme zamanının geldiğini müjdeliyor. Bu nedenle "göç çiçeği" adıyla anılan bu pembe güzellikler, yaylacıların dilinde hüzün ve veda dolu anlamlar taşıyor.
Osmaniye’nin yüksek dağlarında, alabildiğine geniş arazilere yayılan bu narin çiçekler, yazın yeşiline veda eden doğaya adeta bir renk cümbüşü katıyor. Çiçeklerin açtığı bu dönem, hem doğa tutkunları hem de fotoğrafçılar için kaçırılmaması gereken bir görsel şölen sunuyor.
Göç çiçeği, sadece görsel bir şölen sunmakla kalmıyor, aynı zamanda Osmaniye'nin zengin kültürel ve coğrafi dokusunun bir parçası olarak Yörük kültüründe önemli bir yer tutuyor. Çiçeğin açmasıyla birlikte, yayla evleri toplanmaya, sürü sahipleri yola koyulmaya hazırlanıyor. Bu döngü, doğa ile insanın uyum içinde yaşadığı kadim bir geleneği gözler önüne seriyor.
Bu güzellik, hem sonbaharın gelişini kutluyor hem de sıcak yuvalara dönüşün habercisi olarak yürekleri ısıtıyor.




