Türk Silahlı Kuvvetlerinde çalıştığım yıllarda uzun senelerimin bir bölümünü Doğu ve güneydoğu da geçirdim. Çok acılar gördüm, çok hüzne ortak oldum.

Köylere devriye olarak gider kimlikleri kontrol ederdik. Kimliğini uzatan vatandaşlardan bir çoğundan şu sözü defalarca işitmişliğim oldu

“Valla Komutanım, askerliğimi yaptım, hapiste yattım devlete borcum yoktur”

ilk başlarda şaşırsam da, zamanla alıştım. O bölgede sıradan bir olay gibiydi. Uzun yıllar sonra bizim de yolumuz düştü hapishaneye.. Diğer adı ile “Yusuf’un Medresesi” ne .. Uzun hikaye..

Geçenlerde yolum Osmaniye T Tipi Cezaevi taraflarına düştü. Dev duvarları içinde yaşayan yüzlerce tutuklu yada hükümlü.. Yüzlerce hayat, yüzlerce pişmanlık, binlerce damla gözyaşı..

Kapıda bir kalabalık. “Kim bunlar dedim” “Tahliyeleri bekleyenler” dediler. Yaşlı anneler, babalar, eşler, kardeşler, mahalle arkadaşları, dedeler, nineler, komşular...ve herşeyden haberi olan ama hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi davranan çocuklar. Bütün masumiyetleri ile arabaların arasında “kovalamaca” oynuyorlar. Belki de bir kovalamacada yakalanıp hapse atılmış babaların çocukları .. belki..

Kalabalık yoğunlaşıp ıslıklar, zılgıtlar eşliğinde beklenen kişi kapıda görüldüğü anda ilk koşturan çocuklar.. Askerlerin dur demesine aldırmadan . Koşuyorlar.. Öylesine bir koşmaki.. sanki Özgürlüğe çıkan baba değilde çocuklar gibi.. Böyle bir sarılma anı dünyada yoktur. Öyle ya aylardır 4 duvar arasında görmüşler babalarını.. kolay mı.. Gözyaşları, kahkahalar.. Artık babası dev gibi duvarların arasında sürdürdüğü Medrese eğitiminden mezun olmuştur, öyle söylemişti annesi “Baban Yusuf’un Medresesinde, bitecek bir gün” Kafasına kazımıştı çocuk, büyüyünce medreseye gitmeyecekti. Sustu.

Baklavalar, kolalar, Onlarca insandan oluşan bir sevgi yumağı.. Eller öpüldü, yaşlar döküldü, kahkahalar, ıslıklar uzun süre sürdü. Bindiler arabalarına ve arkalarına bile bakmadan Osmaniye’nin yolunu, diğer adıyla Özgürlüğün yolunu tuttular. Yusuf’un Medresesi yeni mezunlarını vermişti.

Bu sabah sosyal medya da bir habere denk geldim. Manavgat’ın Ilıca beldesine Fakülte yapılacak yer cezaevi olarak yeniden revize edilmiş. Protestolar, basın açıklamaları, Türkçe Almanca İngilizce ... Manavgat başkanı konuşuyor “Turizm bölgesine hapishane mi olur?” Tartışılır... başkan ekliyor yek cümle “Medreseye hayır, fakülteye evet”

İşte o medrese Yusuf’un Medresesi.. Diğer adı ile “Yusuf’un kuyusu”

*Bu yazıyı 6 yıl önce yazmışım. Sanırım değişen bir şey yok.