Zamanın akışı içinde kaybolan bu sabahlar, yalnızca bir dönemin sonunu değil, aynı zamanda yeni bir başlangıcın da habercisidir.

Gün doğumunun ilk ışıklarıyla birlikte uyanan şehir, geçmişte bambaşka bir anlam taşırdı gözümde. On iki yıl önce, her sabahın başlangıcı, cep telefonumun ekranına dokunmakla eşdeğerdi. Facebook'taki yorumlar, arkadaşların paylaşımları, bir gecede neler kaçırdığımı öğrenmenin heyecanı... Bu basit rutin, beni sosyal bir dünyanın içine çeker, günün stresine karşı koyacak bir neşe kaynağı olurdu.

Ancak, bir gün her şey değişti. Tüm ülkeyi saran ve nedeni tam olarak açıklanamayan bir elektrik kesintisi yaşandı. Tam 24 saat süren bu kesinti, sanki zamanın akışını da değiştirdi. Elektrikler geri geldiğinde, sanki her şey eskisi gibi değildi. O günden sonra yaşadığımız olaylar - 7 Haziran seçimleri, artan hükümet baskısı, darbe girişimi, pandemi, yangınlar, depremler, savaşlar, şehit haberleri, kontrolden çıkan döviz kurları hayatımızı kökünden sarsan değişimlerdi.

Artık, her sabah gözlerimi açar açmaz haberlere bakıyorum. Dünyanın dört bir yanından acı haberler, ekonomik krizler, ölüm ve yıkım... İçim acıyor, kalbim sızlıyor. Geçmişin huzurlu sabahlarıyla bugünün acı gerçekleri arasındaki tezat, beni derinden etkiliyor. Bu düşüncelerle her yeni güne başlamak, geçmişin sıcak anılarına duyduğum özlemi daha da artırıyor.

Bu değişim, emekliliğimin ve hayatımın son demlerinin bir yansıması gibi. Artan sağlık sorunlarım, her geçen gün beni biraz daha yorgun düşürüyor. Belki de bu, yaşamın doğal akışı içinde, geçmişle şimdiki zaman arasında sıkışıp kalmış bir ruhun yansımasıdır. Yaşamın bu hızlı değişimi, içinde barındırdığı acı ve tatlı anılarla, beni bir yolculuğa çıkarıyor. Bu yolculuk, zaman zaman hüzünlü, zaman zaman ise düşündürücü.

Yaşadığım bu dönüşüm, sadece kişisel bir hikaye değil; aynı zamanda bir ülkenin, belki de bir neslin tanık olduğu bir dönem değişiminin öyküsü. Her yeni sabah, farklı bir dünya ile karşı karşıya bizi buluyor. Ancak her yeni gün, umudun da doğduğu zamandır. Her sabah, umudun ışığında yeni bir başlangıç mümkündür.

Zamanın akışı içinde kaybolan bu sabahlar, yalnızca bir dönemin sonunu değil, aynı zamanda yeni bir başlangıcın da habercisidir. Her ne kadar acı ve gözyaşı ile dolu olsa da, umut etmeli ve inanmalıyız ki, her sabah güneş yeniden doğar ve bizlere yeni bir gün, yeni bir başlangıç sunar. Bu düşünce, belki de en büyük tesellimiz olmalıdır: Belki de başka çaremiz yok …