Kaldırımlar, şehirlerin nefes alabilen, insanların güvenli bir şekilde yürüyebildiği, çocukların koşup oynayabildiği, yaşlıların rahatça ilerleyebildiği alanlardır. Ancak son zamanlarda Düziçi ilçesinde, kaldırımların esnafın sergi alanına dönüştüğüne şahit oluyoruz.
Bu durum, hem esnaf hem de vatandaş için bir alışkanlık haline gelmiş. Esnaf, ürünlerini daha görünür kılmak, daha fazla müşteri çekmek adına kaldırımları adeta bir mağaza vitrini gibi kullanıyor. Ancak bu durum, kaldırımların asıl amacından sapmasına neden oluyor. Vatandaş, kendi ilçesinde, kendi kaldırımında yürüyememenin verdiği rahatsızlıkla sokaklarda adeta bir labirentte gibi hissediyor.
Düziçi'nde zaten dar ve bakımsız yolların üzerine bir de kaldırım işgali eklenince, vatandaşın yürüyüş hakkı tamamen gasp edilmiş oluyor. Bu durum, özellikle yaşlılar, engelliler ve çocuklar için büyük bir tehlike arz ediyor. Kaldırımların işgal edilmesiyle birlikte, bu gruplar yolu kullanmak zorunda kalıyor, bu da trafik kazalarına davetiye çıkarıyor.
Esnafın da hakları ve ihtiyaçları olduğunu kabul ediyoruz. Ancak bu haklar, başka bir kesimin haklarını ihlal eder hale gelmemeli. Esnaf ve vatandaş arasında bir denge kurulmalı. Belediyeler, bu konuda daha aktif bir rol almalı, kaldırım işgallerine karşı denetimlerini artırmalı ve esnafa alternatif çözümler sunmalıdır.
Kaldırımlar, şehirlerin can damarlarıdır. Bu damarların tıkanması, şehrin yaşam enerjisinin de tıkanması anlamına gelir. Hem esnafın hem de vatandaşın haklarına saygı gösterilerek, bu sorunun çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, bir ilçede yaşam kalitesi, orada yaşayan her bireyin rahat ve huzurlu bir şekilde yaşamasına bağlıdır.