Osmanlı ordusu İngilizlere karşı Filistin'deki ilk iki savaşta başarılı oldu.
Ancak 31 Ekim-7 Kasım 1917 tarihlerinde süren 3. Gazze savaşında ağır bir yenilgi alında. Bir haftadaki asker kaybımız 25 bin asker idi.
III.Gazze savaşında İngiliz ordusunun Zehirli Gazlı mermi veya bomba kullandığı ileri sürülüyor.
ESİR KAMPLARINDAKİ
ASKERLER
Çanakkale cephesinde umduğunu bulamayan İngiltere, Osmanlı'nın yumuşak karnı olan Sina-Filistin cephesinden “öldürücü darbeyi” vurma çalışmalarını başlattı. 31 Ekim 1917 günü İngiliz seferi kuvvetler kuma8danlığı Osmanlı'nın Gazze cephesine saldırıyı 30 km'yi aşkın geniş bir cephede başlattı. Birşiba kasabası kısa zamanda ele geçirildi. Daha önceki Gazze saldırılarında ağır kayıplar veren İngilizler şimdi savaşın seyrini tersine değiştirecek metodlar kullanmaktan çekinmediler. Araştırmacı Mustafa Armağan, İngiliz ordusunun stratejik başarısını şöyle açıklıyor: “Nihayet 31 Ekim 1917'de başlayan nihai İngiliz hücumu cephemizi yarmış ve ağır kayıplar verdirmişti. Şimdi çekilme zamanıydı. Artık Kudüs'ü tutacak doğru dürüst bir kuvvet kalmamıştı. Gazze'de ise zehirli gaz mermileri kullanan İngilizler karşısında Mehmetçiğin gaz maskesi yoktu. Başkomutanlık gerek görmemişti çünkü.
Gazze hem karadan, hem denizden bombalanıyordu. Karadan 218 top ve 6 tank, denizden ise 27 kruvazör, tıpkı Çanakkale'de olduğu gibi ateş yağdırıyordu”. İngilizler Gazze saldırısında zehirli gaz kullanmışlar mıydı? Bu konuda yeni araştırmava belgelere ihtiyaç var. Ancak İngilizlerin Gazze saldırısı ve Osmanlı cephesinin çökertilmesi sonrasındaki siyasi hedefleri belirleyşen önemli bir planlamanın olduğu da anlaşılıyor. İngiltere Dışişleri Bakanı Balfor'un Yahudi asıllı Walter Rotschild'e gönderdiği ünlü 2 Kasım 1917 tarihli bildiri ile “Yahudilere Filistin'da anayurt verme haklarının güvence altına alınacağı” görüşleri açıklanmıştı. İngiltere Dışişleri Bakanı'nın böyle bir bildiriyi yayınlama gerekçesinin arka planında İngiltere'de etkin olan Haim Weizmann adındaki Yahudi kimyager ve siyonist dava izleyicisinin teşvikleri vardı. Weizman, 1874 yılında Belorusya'nın Minsk şehrinde doğmuş, İsviçre'de Kimya alanında doktora derecesinde eğitim almış Bazel kentindeki Dünya Siyonist Kongresine delege olarak katılarak ünlü Siyonist ideoloji teorisyeni Teodor Herzl ile aynı amaçlı çalışmalara destek vermişti. 1901 yılında İsviçre'nin Cenevre kenti Üniversitesinde Kimya Profesörü olarak çalışmaya başladığında bilimsel başarılarını siyonizmin emrinde kullanmaya hazırdı. 1904 yılında İngiltere'ye geçti ve Manchester Üniversitesinde çalışmaya başladı.
Bundan sonra çalışmalarını kimyada savaş sanayisinde kullanılan bilim adamı olarak tanındı. O'nun İngiliz ordusu adına kimyasal silah veya gazlı bomba veya mermi yapımına kadar uzanan bilimsel çalışmalarının kısaca özeti: “19041906 yılları arasında İngiltere de Manchester Üniversitesinde öğretim üyeliği yapmıştı. Çok mühim bir kimyasal maddeyi bakteriyel bir değişim sonrasında elde etmeyi başarmıştı. Bu madde asetondu.''Cordite'' isimli dumansız barutun üretilmesinde son derce mühim olan bu maddeden sonra İngiliz Ordusu askeri amaçla bu kimyasalı çeşitli silahlarda kullanmaya başlamıştı.
İngiltere ordusu tarafından kullanılan bu medenin iki yararı bulunmaktaydı. Birincisi; bu madde mermileri daha kuvvetli fırlatıyordu, ikincisi de; fırlatma işleminden sonra etrafta duman izi görülmüyordu. Bu sayede bu mermileri düşmana fırlatan top bataryasının yeri düşman tarafından hemen belirlenemiyordu. Weizmann “clostridium acetobutylicum” adı verilen bakteri ile aseton üretme yöntemini normalde 1912 yılında bulmuştu. Ancak, o sıralarda kimse tarafından tanınmıyordu.
1914'de dünyayı mahşere çeviren bir savaşın başlamasının ardından önce Lloyd George ardından da W.Churcill ile tanıştırılmıştı. Artık Haim Weizmann'ın yeni çalışma yeri Kraliyet Donanmasının laboratuarıydı. Çok kısa süre de mucidi olduğu kimyasal madde ile İngiltere'nin savaştaki atış gücüne müthiş bir ivme kazandırmıştı.
Birinci Dünya Savaşının deha kimyagerinin yaptığı bu katkıları İngiltere tarafından karşılıksız bırakılmamıştı… Her Pesah Bayramında ailenin diğer büyükleri ve on beş çocuğuyla yemek yerken "Este anya aki, a lotro anya en las Tierras": "…Bu yıl burada gelecek yıl Mukaddes topraklarda…" Diye konuşup Yahudi geleneklerine son derece bağlı olan Weizmann'a savaştaki katkılarından dolayı " Dile bizden ne dilersen…" diyen İngiliz yönetimine: Bu kimya bilgininin cevabı "Filistin'in vaat edilmiş topraklarında Yahudilerin yerleşmesine ve bir devlet kurmasına izin verin gönlümden başka bir istek geçmiyor" olmuştu.
Hep anlatılır… İngiliz Parlamentosu'nun girişinde rahatlıkla görülebilecek bir yerde devasa bir levhada şunlar yazılıymış:" İngilizlerin ebedi düşmanları da yoktur, İngilizlerin ebedi dostları da yoktur, İngilizlerin ebedi menfaatleri vardır." İngiliz politikalarını net bir şekilde özetleyen bir ifade bu… “.
Sonuçta 1918 yılı sonlarında Osmanlı ordusu Arabistan cephesinde aldığı ağır yenilgi sonrası Anadolu'ya çekilirken geride yüzyıllardır barış ve adalet içinde yönettiği ülkeyi bırakmıştı. Ve 1919 yılı ocak ayı içinde dünyanın savaş galibi liderleri Paris Konferansında bir araya gelip yeni dünya düzeni için karar alırlarken İngiltere Savaş Bakanı Churchill'in düşüncesini yansıtan belge istihbarat arşiv dosyaları arasına girdi. Burada Churchill:” Savaş esnasında zehirli gaz kullanarak düşman ordusunu yenilgiye uğratma olayı savaş suçu sayılabilir mi veya bu yönde karar alınabilir mi?”Sorusuna cevap arıyordu. Churchill'in bahsini ettiği konu 1. Dünya savaşı esnasında Avrupa içlerinde Allanlarla İngilizlerin gaz bombası kullanması kullanımını kapsadığı gibi bir ara Çanakkale savaşında Türk cephesine karşı kullandığı varsayılan kimyasal silahları da içine alacak özellikte idi. Ama şimdi birde Arabistan cephesinde özellikle Filistin Gazze savaşlarında Türklere karşı kimyasal silah (gaz bombası) kullanarak Osmanlı'yı çökertme süresini kısaltma düşüncesini uygulanmış olmasının sorgulanmasıydı. Ve bu hususta yapılacak yeni araştırmalarla konu hakkında ayrıntılı bilgiler ortaya çıkacaktır.