MÖ 8. yüzyılda Geç Hitit Dönemi’nde Que Krallığı’na bağlı Kral Azatiwada (Asivatas) tarafından kuzeyden gelebilecek saldırılara karşı savunma amacıyla inşa ettirilen bu antik yerleşim, tarih boyunca stratejik önemiyle dikkat çekti.
Karatepe-Aslantaş, Luvice ve Fenike dillerinde yazılmış ikidilli yazıtlarıyla dünyaca tanınıyor. Bu yazıtlar, Hitit sonrası krallıklardan biri olan Que Krallığı’nın kuruluşunu ve Kral Azatiwada’nın başarılarını anlatıyor. Aynı zamanda bu yazıtlar sayesinde Luvice’nin çözülmesi de mümkün olmuştur.
1946 yılında Alman arkeolog Helmuth Theodor Bossert ve Türk arkeolog Halet Çambel tarafından keşfedilen bölge, 1947’de başlayan kazılarla gün yüzüne çıkarılmıştır. Aslantaş Barajı’nın 1969 yılında inşa edilmesiyle üç tarafı suyla çevrili bir yarımadaya dönüşen alan, 1958’de Türkiye’nin ikinci milli parkı ilan edilmiştir.
1961 yılında ünlü mimarlar Franco Minissi ve Turgut Cansever tarafından tasarlanan modern koruma yapıları sayesinde Karatepe, Türkiye’nin ilk açık hava müzesi olma özelliğini kazanmıştır. Günümüzde ziyaretçilere açık olan alanda, kabartmalı taş levhalar (ortostatlar), aslan ve boğa heykelleri, tapınak kalıntıları ve antik ticaret yollarının izleri görülebilmektedir.
Osmaniye’nin kültürel mirasının simgesi haline gelen Karatepe-Aslantaş, hem tarih meraklılarının hem de doğa severlerin ilgisini çeken önemli bir turizm merkezi olarak korunmaya devam etmektedir.
📍 Yer: Kadirli / Osmaniye
🗓 Statü: Açık Hava Müzesi – Milli Park
🏛 Önemi: Geç Hitit Dönemi, ikidilli yazıtlar, Türkiye’nin ilk açık hava müzesi





