Osmaniye’yi hiç görmeden, ancak yüreğinde yaşayan bir ozanın kaleminden doğan “Osmaniye Güzellemesi” adlı şiir, sosyal medyada ve yerel kültür çevrelerinde büyük beğeni topladı. Halk ozanı Resül Civcik (mahlas adıyla Resüli-Ozan Erbeli), araştırmalara, kültürel bilgilere ve halk anlatılarına dayanarak yazdığı 24 kıtalık bu eseriyle Osmaniye’ye adeta edebi bir anıt dikti.
Şiirde Osmaniye’nin tarihinden doğasına, insanından kültürüne kadar her yönüyle zengin bir tablo çiziliyor. “Cebelibereket” vurgusu her dizede yankılanırken, şair Osmaniye’yi bir coğrafyadan çok bir ruh, bir kimlik, bir sevda olarak anlatıyor.
“Ne Gittim, Ne Gördüm; Gönlümle Yazdım”
Eseriyle ilgili duygularını paylaşan Resül Civcik, “Ne gittim, ne gördüm; tamamen araştırmalara dayalı olarak kaleme aldım. Osmaniye’yi yaşar gibi yazdım. Bu eser, gönül borcumdur.” sözleriyle duygularını dile getirdi.
Şair, eseri yazma sürecinde Osmaniye’nin kültürel mirasını derinlemesine araştırdığını, halkın yaşam biçimini, Türkmen geleneklerini, tarihsel kökleri ve doğasını edebi bir dille harmanladığını belirtti.
“Bu şiir, Osmaniye’ye olan sevgimin sözcüklere dökülmüş halidir.
Cebelibereket, yalnız bir dağ adı değil; bereketin, emeğin ve kardeşliğin sembolüdür.”
— Resüli-Ozan Erbeli
İlham Kaynağı Osman Duman ve Bestami Erdem
Şair, “Osmaniye Güzellemesi” eserinin ortaya çıkmasında en büyük ilhamı, Osmaniye’nin tanıtım elçisi niteliğindeki iki isimden aldığını söyledi:
-
Osman Duman, Osmaniye’nin tanıtımına katkı sağlayan iş insanı,
-
Bestami Erdem, Osmaniye Yörük Türkmen Derneği Başkanı,
aynı zamanda Dünya Yörük Türkmen Birliği ve Turan İlleri Konfederasyonu gibi kültürel yapılar içinde aktif bir isim.
Resül Civcik, “Bu eseri yazmamda beni en çok teşvik eden kişilerden biri Bestami Erdem’dir. Osmaniye’yi yaşatan, tanıtan, kültürünü koruyan bir gönül insanıdır.” diyerek teşekkürlerini sundu.
Cebelibereket’in Edebi Yükselişi
Şiirde sıkça geçen ‘Cebelibereket’ ifadesi, Osmaniye’nin tarihi adını simgeliyor. Osmaniye, Osmanlı döneminde “Cebelibereket Sancağı” olarak anılmış, bu isim bereketli topraklarının ve yüksek dağlarının birleşiminden doğmuştu. Şair, her kıtasını bu kavramla taçlandırarak hem nostaljik hem de ruhani bir hava yaratmış.
Şiir, Osmaniye’nin doğal güzellikleri, verimli toprakları ve insan sıcaklığını güçlü imgelerle anlatıyor:
-
Savrun ve Ceyhan nehirleri ile beslenen topraklar,
-
Karatepe-Aslantaş, Zorkun Yaylası, Kadirli Sucuğu, Osmaniye kömbesi,
-
Zeytinyağlı sarması, yer fıstığı ve narenciye bahçeleri...
Her biri dizelerde birer simgeye dönüşüyor.
Osmaniye’nin Kültürüne Edebi Dokunuş
Şiirin birçok bölümünde Osmaniye’nin tarihsel kimliği ve Türkmen kültürü işleniyor.
“Oğuz Ata soydan Halep Türkmeni / Kınık, Bayat, Üçok Türk’ün öz geni” dizeleri, Osmaniye’nin köklü tarihine gönderme yaparken, “Pisafirperverdir, kucaklar seni” satırı, bölge halkının misafirperverliğini övgüyle anlatıyor.
Eserin ilerleyen kıtalarında Osmaniye’nin doğal güzellikleri, ırmakları, yaylaları ve halk ozanlarına yer verilmiş:
“Dadaloğlu öyküsüyle bezenen / Yaylalar da pınarıyla gözünen…”
Bu dizeler, hem doğaya hem de halk kültürüne duyulan derin bir sevdayı yansıtıyor.
Osmaniye Halkından Büyük İlgi
Şiirin yayımlanmasının ardından Osmaniye halkı ve diasporası büyük ilgi gösterdi. Sosyal medyada binlerce paylaşım alan şiir, birçok yerel dergi ve kültür sayfasında “Osmaniye’nin ruhunu yansıtan en uzun güzelleme” olarak tanımlandı.
Osmaniye Yörük Türkmen Derneği Başkanı Bestami Erdem, yaptığı açıklamada şairi tebrik ederek, “Bu tür eserler, Osmaniye’nin sadece toprakta değil, gönüllerde de yaşadığını gösteriyor. Osmaniye’yi görmeden bu kadar derin hissedebilmek, gerçek bir gönül işidir.” ifadelerini kullandı.
Osmaniye İçin “24 Ayar” Bir Eser
24 kıtalık “Osmaniye Güzellemesi”, yalnızca bir şiir değil, aynı zamanda bir kültürel bellek belgesi olarak görülüyor. Osmaniye’nin 158 köyünden yaylalarına, zanaatlarından mutfağına kadar her yönüyle övgüyle anlatıldığı bu eser, kentin kültürel mirasına yeni bir sayfa ekledi.
Şair Resül Civcik’in ifadesiyle:
“Eksikler olabilir, ama samimiyetle yazıldı. Osmaniye’ye dair bir gönül yolculuğu bu.”






