Mardin’in Nusaybin ilçesinde, antik dönemin en önemli eğitim kurumlarından biri olan Nisibis Akademisi, bugün hâlâ tarih ve bilim dünyasının ilgisini çekiyor. M.S. 4. yüzyıl başlarında kurulan akademi, Mor Yakup (Saint Jacob of Nisibis) tarafından Süryani Hristiyanlığı’nın merkezlerinden biri olarak hayata geçirildi. İlk etapta teoloji eğitimi vermek amacıyla kurulan okul, zamanla felsefe, matematik, tıp, astronomi, mantık ve dilbilim gibi alanları da müfredatına ekleyerek antik dünyanın “üniversite” modeline en yakın eğitim kurumlarından biri hâline geldi.

Eğitim dili ağırlıklı olarak Süryanice olan akademide, Yunanca ve Aramice kaynaklar da okutuluyordu. Bu durum, Nisibis Akademisi’ni Doğu Roma (Bizans) ve Pers İmparatorluğu arasında kültürel bir köprü haline getirdi. Akademide görev yapan öğretmenler, yalnızca teoloji değil, mantık, ahlak, doğa felsefesi ve kutsal metin yorumu (egzegez) dersleri de veriyordu. Bu öğretmenler arasında kurucu Mor Yakup’un yanı sıra, Edessa Okulu’ndan Nisibis’e gelen Narsai, okulun sonraki yöneticilerinden Henana (Hnana) of Adiabene ve Nestoryen teolojinin gelişiminde etkili olan Babai the Great (Büyük Babai) yer alıyordu.

Nisibis Akademisi’nin kalıntıları, günümüzde Mor Yakup Kilisesi ve çevresinde bulunuyor. 4. yüzyılda inşa edilen bu kilise, Hristiyan dünyasının en eski kiliselerinden biri olarak biliniyor ve alt kısmında antik vaftizhane (baptisteryum) kalıntıları yer alıyor. 2020’lerde yapılan arkeolojik kazılarda, derslikler ve yazı odalarına (scriptorium) ait yapılar ortaya çıkarıldı. Bu buluntular, akademinin antik dönemde bir “üniversite kompleksi” olarak işlev gördüğünü göstermesi açısından büyük önem taşıyor.

Nisibis Akademisi, tarih boyunca birçok bilimsel ve kültürel katkı sağladı. Süryani hekimler, Grek tıp metinlerini Süryaniceye çevirerek bu bilgileri İslam dünyasına Arapça olarak aktardı. Akademi, Aristoteles ve Platon felsefesinin Mezopotamya’ya geçişinde de kritik rol oynadı. Ayrıca, Süryanice gramer kitapları ve Nestoryen teoloji metinleri, akademide yazıldı ve Orta Çağ boyunca eğitim geleneğinin temelini oluşturdu.

Politik ve dini açıdan da Nisibis Akademisi’nin önemi büyüktü. M.S. 363 yılında Nisibis, Roma’dan Pers İmparatorluğu’na geçti. Bu dönemde okul, siyasi baskılara rağmen faaliyetini sürdürdü. M.S. 489’da Edessa Okulu, Bizans tarafından “heretik” ilan edilince, oradaki öğretmenler Nisibis’e taşındı ve akademi altın çağını yaşadı. Arap fetihlerinden sonra 7. yüzyılda etkisi azalsa da, akademinin bilgi geleneği Musul, Cundişapur ve Bağdat’taki medreselere taşındı.

Günümüzde, İstanbul Gelişim Üniversitesi tarafından 2023’te hazırlanan “Dünyanın İlk Üniversitesi, Nisibis Akademisi” adlı belgesel, akademinin tarihî önemini ve bilimsel mirasını gün yüzüne çıkardı. Mor Yakup Kilisesi, UNESCO Dünya Mirası geçici listesine alınarak koruma altına alındı. Arkeolojik kazılar, akademinin mimarisi, taş yazıtları ve eğitimsel işlevini belgelemeye devam ediyor.

Nisibis Akademisi, bugün Süryani kültürünün bilimsel mirasının simgesi, Doğu Hristiyanlığının entelektüel kalbi ve insanlık tarihinde bilginin sınırlarını aşan bir merkezi olarak kabul ediliyor. Tarihçileri ve bilim insanlarını büyülemeye devam eden akademi, geçmişten günümüze bilginin ve eğitimin gücünü temsil ediyor.






