Dedi ki: Aklımda bir soru ile geldim. "Felsefe yolda olmaktır." ne demek?

Dedim ki: Galiba benim kitaplarımı karıştırdın. Karl Jaspers. Felsefe için bu tanımlamayı yapan filozof. Felsefe ile ilgili ilk bilinmesi gereken şey şu: Felsefede bitmişlik yoktur. Kökeninde "merek ve hayret" olduğundan sürekli bir arayıştır, kendini, evreni soru yöntemiyle anlamaya ve sorgulamaya çalışır. 
Dedi ki: Anladım. Bugün biraz daha hazırlıklı geldim. Aldığım notları karıştırıyorum. Evet, İkinci sorumu da sorayım o halde. "BİR İNSAN BİLE BİLE KÖTÜLÜK YAPMAZ, EĞER KÖTÜLÜK YAPIYORSA TEMELİNDE CEHALET VARDIR." Bu sözü hiç anlamadım. 
Dedim ki: İşin başında bu kadar heyecanlı olacağını çok düşünememiştim. Harikasın! Notlarına bakılırsa bugün çok terleyeceğim. Felsefe tarihinin yönünü değiştiren kişi olan SOKRATES'in sözü... Sokrates'e kadar filozoflar varlığın ana maddesi ile uğraşıyorlardı. Sokrates'le birlikte felsefe, bilgi, siyaset, estetik ve ethik gibi konulara yöneldi. Kısaca AKSİYOLOJİ dediğimiz şey felsefeye konu oldu. Gelelim soruna. Aslında çok net: Sokrates, bilgi ile ahlakı bir görür. Bilginin eylemsel yönü ahlaktır. Bir şeylerin tanımını ya da açıklamasını bilmemiz yetmiyor. Aslında günümüzde çokça örneği var. Mesela, bir insan bir konuda bilgi sahibi(!) olabilir, ama onu eğer olumlu, iyi amaçla kullanmıyorsa, Sokrates'e göre, o bilgi yok hükmündedir. Daha da uzatılabilir... 
Dedi ki: Aklıma HZ. ALİ'nin bir sözü geldi: "Kalem cahilde, para cimride, kılıç korkakta olmamalı" 
Dedim ki: Şaşırtıyorsun beni... 
Dedi ki: Boş çuval dik durmaz. Bunun için değil mi bu diyaloglar? 
Dedim ki: Kesinlikle... BİR ARAŞTIRMA: 
İngiltere'de Sussex Üniversitesinin araştırmalarına göre, akşam eve geldiğinizde ne kadar stresli olursanız olun, 6 dakika bile kitap okumak stres seviyenizi %68'e kadar düşürebiliyor. 10 dakika kitap okumak neredeyse antidepresan kadar etkili oluyor. 
Dedi ki: O halde bugünlük son sorumu sorayım. "BİR İNSAN BİR NEHİRDE ANCAK BİR KEZ YIKANABİLİR." sözünü biraz açar mısınız? 
Dedim ki: Herakleitos. Her şeyin devinim halinde olduğunu, her şeyin değiştiğini, "değişmeyen tek şey değişimin kendisi" ilkesini öngören bir anlayış. Daha da basite indirgeyelim. Bir nehre girdiğini düşün. Su sürekli aktığından, ikinci kez girdiğinde artık önceki sular akıp gitmiş, yerine yenisi gelmiştir... 
Dedi ki: Anladım. Çok verimli bir felsefi sohbet oldu. Bir şiirle kapatalım mı bugünkü dialogumuzu? 
Dedim ki: Teşekkür ediyorum. Tabi ki... 

Türlü türlü kokularla bir tutam bahar at üstüme, içine biraz Ahmet Arif katarak. 
Bir avuç yağmur suyuyla ıslat beni, 
Piraye'nin artan gözyaşlarını gamzelerinde biriktirerek. 
İşaret parmağının ucuyla yakaladığın güneşle ısıt sinemi, 
Üstüne Cemal Süreyya'nın titreyen sesini serperek. 
Sensizliğimin zindanlıklarını Nazımdan bir mısra ile aydınlat. 
Zindanları taşan ruhuyla, bedeni paramparça edilmiş Sabahattin Ali'nin, hiç tanıyamayacağı çocuğuna el sallayışı gibi, 
Bir gece seni zamandan ve mekandan çalıp, 
beyaz düşlerimin aşk kızıllığında, 
mavi umudumla, 
içimde büyüttüğüm çocukla tanıştıracağım. 
Gelirken Neruda'nın "Aşk Sonesi"ni unutma! 
Ben ışığın savaşçısı olarak, 
seni bekliyor olacağım.