Niğde’nin Bor ilçesine bağlı Çukurkuyu beldesi, geçmişten günümüze uzanan kültürel dokusuyla dikkat çekerken, son dönemde bölgedeki tarihî su sarnıçları yeniden gündeme geldi. Hem yayla kültürünün hem de kırsal yaşamın temel unsurlarından biri olan bu yapılar, bölge halkının suya verdiği değerin, üretimle kurduğu bağın ve doğayla uyumlu yaşam anlayışının sembolü olarak öne çıkıyor.
Yüzyıllardır tarım ve hayvancılıkla geçinen Çukurkuyu halkı, kurak mevsimlerde su sıkıntısı yaşamamak için taştan oyma sarnıçlar inşa etti. Bugün hâlâ varlığını koruyan bu sarnıçlar, yalnızca su toplama alanı değil, aynı zamanda bölgenin tarihî belleğini de temsil ediyor.
Taşla Suya Hayat Veren Ustalık
Çukurkuyu su sarnıçları, bölgeye özgü kesme taş tekniğiyle inşa edilmiş, yer altına gömülü veya kısmen açık şekilde tasarlanmış yapılardır. Bu sistem sayesinde, yağışlı dönemlerde biriken su hem tarımsal sulamada hem de hayvancılıkta kullanılabiliyordu.
Yapıların inşasında volkanik taş, kireç harcı ve kaya zemin kullanılarak, sızdırmazlık sağlanmış. Böylece sarnıçlar mevsim geçişlerinde dahi suyu uzun süre muhafaza edebiliyordu. Bazı yapılar, taş kemerli girişleri ve havalandırma bacalarıyla dikkat çekerken, bu yönüyle Anadolu’daki en iyi korunmuş kırsal su yapıları arasında sayılıyor.
“Bu sarnıçlar atalarımızın mühendislik harikasıydı. Her biri, kuraklıkla savaşın sessiz kahramanıydı.”
— Çukurkuyu sakinlerinden Hüseyin Aydın
Yayla Kültürünün Can Damarı
Çukurkuyu, yüzyıllardır süregelen yaylacılık geleneğini yaşatan nadir bölgelerden biri. Her yaz binlerce küçükbaş hayvan, yüksek kesimlerdeki otlaklara taşınırken, sarnıçlar hem insan hem hayvan yaşamının vazgeçilmez bir parçası olmuştur.
Su sarnıçlarının çevresi, yayla dönemlerinde toplanma ve dinlenme alanı olarak da kullanılırdı. Bugün bile birçok köylü, bu bölgeleri “ataların gözü gibi korunan su yerleri” olarak tanımlıyor.
“Her sarnıcın bir hikâyesi, bir ustası vardır. Çocukken biz o sarnıçların başında oyun oynardık.”
— Emekli öğretmen Mehmet Büyükkaya
Tarihten Günümüze Uzanan Sessiz Tanıklar
Niğde genelinde çok sayıda sarnıç ve çeşme bulunmakla birlikte, Çukurkuyu’daki yapılar hem sayı hem de korunmuşluk açısından ayrı bir öneme sahip. Uzmanlara göre bu sarnıçlar, Roma ve Bizans dönemlerinden Osmanlı’ya kadar kullanılmış olabilir.
Niğde’nin “Cebelibereket” anlamına gelen eski adının da ima ettiği gibi, bölge tarih boyunca bereketin ve üretkenliğin merkezi olmuştur. Çukurkuyu su sarnıçları bu üretkenliği mümkün kılan altyapının temelini oluşturmuştur.
Koruma ve Tanıtım Bekleyen Kültürel Değer
Ne yazık ki son yıllarda yapıların bir kısmı ihmal edilmiş durumda. Bazıları toprak altında kalmış, bazıları da zamanla işlevini yitirmiştir. Ancak hem Niğde Valiliği hem de Bor Belediyesi, bölgedeki kültürel mirasın turizme kazandırılması yönünde çalışmalar başlatmayı planlıyor.
Niğde’nin yerel tarih araştırmacılarından Ömer Fethi Gürer, yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı:
“Çukurkuyu sarnıçları yalnızca birer su yapısı değil; insanın doğayla kurduğu uyumun, emeğin ve inancın sembolüdür. Bu yapılar turizme kazandırılırsa, Niğde’nin kültürel zenginliği çok daha görünür hale gelir.”
Turizm Potansiyeli Yüksek Bir Değer
Çukurkuyu beldesi, Bor ilçe merkezine 20 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Tarihî su sarnıçları, çevresindeki yayla evleri, taş yollar ve doğal manzaralarla birleştiğinde, kültür turizmine uygun bir rota oluşturuyor.
Bölgeye gelen ziyaretçiler, hem yerel halkın geleneksel yaşamını gözlemleme hem de Anadolu taş mimarisinin en sade örneklerini yakından görme fırsatına sahip olabiliyor. Ayrıca bu sarnıçların çevresi, doğa yürüyüşleri ve fotoğrafçılık için de ideal alanlar sunuyor.
Geleceğe Aktarılması Gereken Bir Miras
Uzmanlar, bu tür yapıların UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi kapsamında korunabilecek nitelikte olduğunu belirtiyor. Çünkü su sarnıçları sadece birer fiziksel yapı değil, aynı zamanda bir yaşam biçiminin ve kültürel hafızanın temsilcisi.
Yerel halkın da desteğiyle sarnıçların restore edilmesi, tanıtım tabelalarının hazırlanması ve ziyaret rotalarının oluşturulması, bölgeye hem kültürel hem de ekonomik katkı sağlayabilir.
“Çukurkuyu’nun taş sarnıçları, geçmişin geleceğe uzanan su yollarıdır.”
— Niğde Kültür Derneği Başkanı Ayşe Demir










