Kıskançlığın gelebileceği boyutlar bazen sizi bile şaşırtabilir. Gerçek Bir öykü yazdım size

Adama yatak odasının başına kafes içinde bir turna kuşu koyuyor. Öyle güzel bir kuş ki bakmaktan kendini alamıyor. Sabahları uyanıyor karşısında o turna, gece yatarken yastığın altında tabanca karşısında o turna. Zamanla bir isim vermeye karar veriyor adını “Mapus” koyuyor. Ne derdi varsa o turnaya aktarıyor. “Bak Mapus, sen burada mahpussun falan ama bem sana sevdalıyım. Senden vazgeçemem. O yüzden kızma yaşadığım her şeyi dinleyecek bir dert ortağı lazım bana. Sende benim dert ortağım oldun Mapus kardeş. Hem seni salsam ne olur 5 dakikada ya bir kediye ya bir şahin ya da atmacaya yem olursun. O yüzden otur yerinde dostluğumuz uzun sürsün”

Zamanla adamın annesinin baskısı ile evlenmeye karar vermiş. Görücü usulü bir kız göstermişler doğru dürüst yüzüne bakmadan kızla evlenmiş. Evlenirken tek şartı ise Mapus olmuş. “Kafesinde kendi halinde yaşayan Mapus benim dostum, dert ortağımdır. Elini sürmeyecek onunla tek laf etmeyeceksin” kız “tamam” demiş. Ne de olsa baba evinde gördüğü baskıdan bunalmış, gelen ilk teklife “evet” deme modundaymış. Çalgılı çengili düğünün ardından zifaf gecesi Mapus’un kafesi siyah bir örtüyle kapatılmış. Gelin damat gerdeğe girmişler.

Gelin kocası çıktığında kafesi siyah örtüyle örtüyor “Emir büyük yerden” demeyi ihmal etmiyormuş. Kocasının şiddeti gün geçtikçe artmaya başlamış. Ufak tefek bahanelerle fiziksel şiddette büyüyormuş. Ancak iş Mapus’la konuşmaya gelince o kötü adam gidiyor, yerine pamuk gibi bir adam geliyormuş “Ne yaptın bugün, anne seni üzdü mü? Sana kötü davrandı mı? “diye sormayı da ihmal etmiyormuş.

Kadının kıskançlık boyutu, adamın şiddet boyutu ile aynı oranda büyümüş, adamın Mapus’a aşkı ise hiç eksilmeden artıyormuş. Kadının vücudun olmadık yerlerinde morarmalar başlamış. Konu komşu sorduğunda ise “Hep o kuşun yüzünden” diyormuş. Elbette mahallede dedikodu büyüyor, her gün eşlerini döven adamlar bile “tuh tuh” demeyi ihmal etmiyormuş.

Bir sabah adam işe gidince, kadın kıskançlıktan ötürü, kafesi balkona götürüp, kuşu serbest bırakmış. Tabi ki kuş bu özgürlüğe kayıtsız kalır mı? Akşam adam gelip kuşun olmadığını görünce kıyamet kopmuş. Neticede kadın mezara, adam mahpusa, Mapus ise kedinin midesine girmiş.

Sevgili okuyucu. Bir masal yazmadım size bu yazdığım olay gerçekten Türkiye’de yaşandı. Bazen sevgimizin yönünü, bazen de kendi yönümüzü karıştırıyoruz. Sonucunda da canı yanan biz oluyoruz. Geldi işte seçimler. Umarım sizin de yönünüz değişmez.

Kalın sağlıcakla…

Ha bu arada; 8 Mart dünya kadınlar gününde eşlerinizi de unutmayın. Kuş kahvesine yarında gidersiniz!