Gürel, 1950’li yılların Zorkun Yaylası'nda, haftalık yayınların gelişiyle yaşanan o büyük heyecanı anılarıyla gün yüzüne çıkarıyor. O dönemde, tek bir otobüsün gelişi sadece yolcu taşımakla kalmıyor, aynı zamanda bir merak ve bilgi akışını da beraberinde getiriyordu.

Her sabah erken saatlerde Osmaniye'ye doğru yola çıkan otobüs, öğle saatlerine doğru tozu dumana katarak çarşıya girer, Orta Kahve'nin önünde dururdu. Yolcular iner, hamallar ağır yükleri indirir, ancak en büyük heyecan gazete ve dergi balyalarının otobüsten indirilmesiyle başlardı. Köşedeki gazeteci, haftanın en yeni sayılarının gelişini büyük bir sevinçle karşılardı.

10 Kuruşa Okuma, 5 Kuruşa Bakma

Çocukların merakla beklediği, Tommiks, Texas ve Kinova gibi resimli romanların yeni sayıları, bir nevi "kitap okutucularına" satılmak üzere ayrılırdı. Hikayenin en çarpıcı yanı ise, o dönemde benimsenen ilginç bir okuma kuralıydı. Reşat Gürel’in aktardığına göre, Kadir Arslan ve Zaim Sevim gibi isimlerin koyduğu bu kurala göre; bir kitabı okumanın bedeli 10 kuruş, sadece resimlerine bakmanın bedeli ise 5 kuruştu. Okuyucunun yanında durup kitaba bakanlar da 5 kuruş öderdi. Çocuklar, bu sistemde daha fazla okuyabilmek için resim bakma süresinde hızlıca okumayı öğrenmişti.

Bu detay, o dönemin kısıtlı imkanlarına rağmen okuma tutkusunun ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Toz toprak içinde bile olsa, meraklarını gidermek için sıraya giren o çocuklar, bugünün yetişkinleri olarak bu anıları tebessümle hatırlıyor.

Not: Fotoğraftakiler (sağdan sola): Mustafa Mansuroğlu, Alican Mansuroğlu, Mesut Arabacı.

Muhabir: Resul Özdil