Eğitim-İş Osmaniye İl Başkanı Adem Yücel’den barış süreci tepkisi: “Bu, halktan gizlenen çok katmanlı bir projedir”
Eğitim-İş Sendikası Osmaniye İl Başkanı Adem Yücel, son günlerde kamuoyunda yeniden tartışma konusu olan barış süreciyle ilgili çarpıcı bir açıklamada bulundu. "Gerçek barış; Cumhuriyet’tir" başlığıyla yaptığı açıklamada Yücel, Türkiye’de yaşanan sürecin barış adı altında bir siyasal mühendislik çalışması olduğunu ve halk iradesinden uzak bir biçimde yürütüldüğünü vurguladı.
"Süreç; dışa bağımlılık ve siyasal hedefler ekseninde ilerliyor"
Adem Yücel açıklamasında, barış sürecinin Türkiye’nin artan dışa bağımlılığı, bölgedeki emperyalist planlar ve iktidarın siyasal hedeflerinin kesiştiği çok katmanlı bir projenin parçası olarak yürütüldüğünü ifade etti.
“Suriye’nin kuzeyinde ABD destekli oluşumların kalıcılaştırılması, NATO’nun Türkiye üzerindeki yönlendirici etkisi ve içeride rejimi tahkim etme arzusu; bu sürecin yönünü belirleyen temel unsurlardır.”
Bu noktada barışın değil, iktidarın ideolojik ve siyasal hedeflerine uygun bir düzenin inşa edilmesinin amaçlandığını belirtti.
"DEM Parti görüşmesi kapalı kapılar ardında gerçekleşti"
Yücel, DEM Parti heyetinin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile gerçekleştirdiği ve içeriği kamuoyuna açıklanmayan görüşmeye dikkat çekerek şunları söyledi:
“Her şey konuşuldu” denilerek geçiştirilen bu kritik buluşmada, tahliyelerden olası anayasa pazarlıklarına kadar pek çok konu halktan ve Meclis’ten saklanmıştır. Bu durum halkın sürece dahil edilmediğinin açık bir göstergesidir.”
Yücel’e göre bu süreç pazarlık, taktik ve siyasal mühendislik üzerine kurulu olduğu için meşruiyeti bulunmamaktadır.
"Silahların susması değil; sistem tercihi önemlidir"
Yücel, barışın yalnızca çatışmasızlık anlamına gelmediğini, asıl meselenin bu sürecin hangi siyasal zemin üzerine oturtulacağı olduğunu belirtti:
“Cumhuriyet’in kurucu değerlerine, laikliğe, halk egemenliğine, yurttaşlığa ve bağımsızlığa dayanmayan hiçbir süreç gerçek barış getirmez. Olsa olsa yeni bir tahakküm biçiminin yolunu açar.”
"Cumhuriyet’in temeli hedef alınmaktadır"
Adem Yücel, mevcut siyasal süreçte Cumhuriyet’in temel değerlerinin aşındırıldığını ve sistemli biçimde hedef alındığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türk, Kürt, Arap” şeklindeki kimlik tanımlamalarının Anayasa’daki Türk milleti kavramıyla çeliştiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Bu söylem, Cumhuriyet’in yurttaşlık idealini zedelemekte, toplumu etnik temelde kutuplaştırmakta ve ortak ulus bilincini zayıflatmaktadır.”
"ABD'nin Osmanlı çağrısı, Erdoğan’ın söylemleriyle birleşiyor"
Yücel, ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Nicholas Barrack’ın “Türkiye, Osmanlı’nın millet sistemine dönmelidir” açıklamasını hatırlatarak, Erdoğan’ın “Türk-Kürt-Arap ittifakı kurduk” sözleriyle bu yaklaşımın pekiştirildiğini belirtti.
“Bu, Cumhuriyet’in tasfiyesine ve yerine ümmet temelli, çok kimlikli bir siyasal yapı kurulmasına yöneliktir. Söz konusu olan sadece bir söylem değil; Türkiye Cumhuriyeti kimliğinin geriletilerek, çok hukuklu bir ümmet rejiminin inşasıdır.”
"Demokrasi, ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı yok sayılıyor"
Yücel, barışın temel koşullarından olan demokrasi, ifade özgürlüğü ve yargı bağımsızlığının mevcut siyasi atmosferde ortadan kaldırıldığını belirtti:
-
Demokrasi dışlanmış,
-
İfade özgürlüğü bastırılmış,
-
Yargı bağımsızlığı yok edilmiş,
-
Eğitim tarikatlara ve sermayeye teslim edilmiştir.
Bu koşullarda barış ya da demokratik çözümden söz etmenin mümkün olmadığını ifade etti.
"Barış; Cumhuriyet devrimleriyle mümkündür"
Yücel, geçmişte FETÖ ile kurulan ilişkilerde olduğu gibi, bugün de halktan gizli yürütülen görüşmelerin, açıklanmayan mutabakatların siyasi iktidarın samimiyetsizliğini ortaya koyduğunu söyledi. Açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı:
“Eğitim-İş olarak vurguluyoruz; barış sadece silahların susması değil, halkın yurttaşlık temelinde kardeşçe yaşadığı, hukuk devletinin, laikliğin ve sosyal adaletin tesis edildiği bir düzenin adıdır. Bu düzen, ancak Cumhuriyet’in temel ilkeleriyle mümkündür.”





