Bolu’nun Kartalkaya bölgesindeki Grand Kartal Otel’de 18 Ocak 2025 tarihinde yaşanan ve 78 kişinin hayatını kaybettiği büyük yangına ilişkin dava 6. gününde müşteki beyanlarıyla devam etti. Otelin sahibi başta olmak üzere belediye yetkilileri ve 32 sanığın yargılandığı davada, yangında evlatlarını kaybeden anne, baba ve yakınları mahkeme salonunda yaşadıkları acıyı gözyaşları içinde anlattı. Duygu Can, Sıdıka Ersin Doğan, Gülizar Sarıtaş gibi birçok aile fertleri, yürek yakan sözlerle sorumluların en ağır cezayı almasını talep etti.
"Çocuklarımın Adını Duyunca Beynim Karıncalanıyor"
Yangında oğlu Yılmaz Sarıtaş (51) ile torunları Doruk (13) ve Nehir (15)’i kaybeden Gülizar ve Ali Sarıtaş çifti, davada müşteki olarak ifade verdi. Torunlarının annesi Duygu Can, duygu yüklü konuşmasında, “Sabah kalkıyorum, resimlerle konuşuyorum. Yakınlarımın hayallerini yıktılar. Vicdansızlar, katiller. Hepsinden şikayetçiyim. En ağır ceza neyse verilmesini istiyorum” diyerek duygularını dile getirdi.
"Çocuklarımın Yanında Kendime de Mezar Aldım"
13 yaşındaki Doruk ve 15 yaşındaki Nehir’in annesi olan öğretmen Duygu Can’ın ifadeleri ise mahkeme salonundaki herkesi derinden etkiledi. Can, “Edep ahlaktan gelir, buradaki sanıklar ise edepten sınıfta kalmış. Hayatım, umudum, inancım yıkıldı. Sabah 04.35’te bana ‘Anne seni çok seviyorum’ diyen oğlumun sesi hala kulaklarımda. O gece benim oğlum veda etti. Çocuklarımın mezarına çiçek bırakırken yanlarına kendim için de mezar aldım, beni de çeksin diye. Bu ihmaller zinciri, yaşananlar görev kusuru değil, insanlık kusuru” sözleriyle yaşadığı tarifsiz acıyı aktardı.
"Ölmekten Değil, Ölememekten Korkuyorum"
Yangında oğlu Mert, gelini Duygu ve 9 yaşındaki torunu Doğa ile 7 yaşındaki torunu Mavi’yi kaybeden Sıdıka Ersin Doğan da acısını paylaştı. “Onların pijamalarını kokluyorum, yastıklarını kokluyorum. Evlerine gidip koklamak benimle iletişimimin tek yolu oldu. İs kokusuna bağımlı oldum, geçmesinden korkuyorum. Torunlarım yok artık, toprağın altında. Ölmekten değil, ölmemekten korkuyorum. Çok yalnız kaldım. Bu acıyı hissedin” dedi.
"Bir Poşete Koymuşlar, Kefen Bile Nasip Olmadı"
Yangında hayatını kaybeden Süleyman, eşi Seden Nurgül ve çocukları Ela ile Buse Dayı’nın yakınları da yaşadıkları acıyı anlattı. Müşteki Ayşe Ekici, “Dört evladımı kaybettim. Onlar üç günlüğüne gittiler, bir gün kaldılar, ikinci gün yandılar, üçüncü gün gelecekti. 20 saat boyunca çocuklarımızı bulamadık. DNA testi için bir poşete koymuşlar, kefen bile olmadı. Ağlayarak yatıp kalkıyoruz. Bunlar keyif yapmışlar. Böyle insanlık olmaz” diyerek sanıklardan hesap soracaklarını söyledi.
Hukuki Boyut ve Sorumluların Ceza Süreci
Davanın 6. günündeki beyanlarda, otel sahiplerinin, belediye yetkililerinin ve sorumluların ihmalleri, ihmaller zinciri olarak vurgulandı. Danıştay 9. Daire Başkanı ve yangında hayatını kaybeden Yiğit Gençbay’ın babası Abdurrahman Gençbay, otelin 1970’lerde yapılmış, itfaiye araçlarının erişemediği ve hukuka aykırı bir yapıda olduğunu belirtti. Otele yangına uygunluk raporları verilmesi ve 49 yıllık tahsis uzatılması gibi hukuksuzlukların, yangın faciasına zemin hazırladığı ifade edildi. Gençbay, “Mahkemenin süreci adil ve tarafsız işliyor. Çok adil bir karar çıkacağına inanıyorum” dedi.
Acı, İsyan ve Adalet Talebi
Mahkeme salonunda yaşanan ifadeler, yangının ailelerde yarattığı derin travmayı ve sorumlulardan hesap sorulması talebini bir kez daha gözler önüne serdi. Acılı aileler, cezanın ağır olması, benzer ihmallerin bir daha yaşanmaması ve adaletin tesis edilmesi için mücadele edeceklerini vurguladı.
Kartalkaya Grand Kartal Otel yangını, sadece Türkiye’nin değil, insanlık vicdanının da kanayan bir yarası olarak hukuk önünde hesabını bulmaya devam ediyor.
Bu trajedi, ihmallerin, yetersiz denetimlerin ve insan hayatına verilen değerin sorgulandığı önemli bir dersi simgeliyor. Hayatını kaybedenler unutulmayacak, ailelerin adalet arayışı sürdürülmeye devam edecek.





