Binlerce yıllık bir ses bugün kulağına fısıldıyor: “Dur, arama, bak içine.” Dede Korkut’un işaret ettiği yol, likesız, followersız, parıltısız ama asla sönmeyen bir iç ışığın yoludur.
Senin Savaşın Dışarıda Değil, İçeride!
Modern dünya sana sürekli bir şeyler “satın almanı” söylüyor: Yeni bir telefon, daha havalı bir marka, daha fazla beğeni. Sanki mutluluk, bir kargo paketinin içinde gelecek. Dede Korkut’un yiğitleri ise çok daha zorlu bir savaş verirdi: Nefisleriyle savaş.
Boğaç Han, canavarı değil, önce korkusunu ve toyliğini yendi. Bamsı Beyrek, yedi başlı devi değil, önce sabırsızlığını yendi. Çünkü biliyorlardı: İç kale düşmüşse, dış kalenin hiçbir kıymeti yoktur. Bugünün devi, sürekli bir “eksiklik” ve “yetersizlik” hissi yararan sosyal medya; canavarı ise doyumsuzluğun ta kendisi.
Dijital Gösteriş mi, Gönül Zenginliği mi?
Dede Korkut şöyle haykırırdı: “Gönlü geniş olanın dünyası geniştir!” Bugün algoritmalar bize tam tersini öğretiyor: “Görünüşün geniş olsun, filtren güçlü olsun, gerisi önemli değil.”
Nice“influencer”lar vardır, milyonlar takip eder ama geceleri içlerindeki boşluğun sesiyle baş başadır. Nice gençler vardır, azla yetinmesini bilir, gönlü şen, içi dopdoludur. Hangisi gerçek zenginlik?
Sen Yolunu Arıyorsun, Oysa Yol Seni Arıyor!
“Hedefler koy, plan yap, koş!” diye dayatılıyor. Oysa kadim bilgelik farklı söylüyor: “Önce kendini bil, yol seni bulur.”
Kendini bilmek;zayıf yanını, sabırsızlığını, korkunu, açgözlülüğünü bilmektir. Kendini bilen genç, her başarısızlığı bir ders, her sıkıntıyı bir olgunlaşma fırsatı görür. Dışarıdan gelecek “tebrikler”e değil, içinden gelecek “huzur”a odaklanır.
Eyleme Çağrı: İçine Bir Kale İnşa Et!
1. Sus ve Dinle: Günde sadece 10 dakika. Telefonu kenara koy. Sessizlikte, içindeki sesi dinle. O sana ne diyor? Korkuların mı, yoksa gerçek hayallerin mi?
2. Sahip Olmak Değil, “Olmak” Üzerine Düşün: “Daha iyi bir arabam olsaydı…” yerine, “Daha sabırlı biri OLSAYDIM…” diye sor kendine. Çünkü mutluluk, sahip olduklarının değil, “olduklarının” yansımasıdır.
3. Gönlünü Eğit: Nankörlük etme. Sahip olduğun en küçük şey için bile şükret. Bu, beynini “eksiklikten” “bolluk” algısına yeniden programlar. Dede Korkut’un deyişiyle: “Şükür, tükenmez bir hazinedir.”
4. Destanını Yaz: Senin hikâyen, gösterişli anlardan değil, içsel zaferlerinden oluşacak. Öfkeni yendiğin an, hasedini yendiğin an, doğruyu söylediğin an… İşte senin gerçek kahramanlık anların bunlar.
Unutma: İçi dolu bir su testisi, dışarıdan vuruldukça “tok” ses çıkarır. İçi boş olan ise “kof!”
Bin yıl önce Dede Korkut, senin gibi toy delikanlılara seslendi. Bugün aynı ses, sosyal medya gürültüsünün arasından sana ulaşmaya çalışıyor:
“Yiğit odur ki, önce kendi içindeki devi yensin. Gerçek zafer, nefsine karşı kazanılan zaferdir. O zaman dünyan da sana boyun eğer.”
Bu çağrı sadece bir öğüt değil. Bir meydan okuma. Meydan okuyabilir misin? Söz sendedir, yiğit.