4+4+4 Neden Tutmadı?
2012’de hayata geçirilen 4+4+4 sistemi, “eğitimde reform” olarak lanse edilmişti. Ancak sistemin uygulanması sırasında pedagojik kaygılardan çok siyasi tercihler ön plana çıktı. Pilot uygulama yapılmaması, paydaşların sürece dahil edilmemesi ve dayatmacı bir anlayış, sistemin en çok eleştirilen yönleri arasında yer aldı.
Yeni Model Arayışı
Bakanlık, sistemde “revizyon” ihtiyacını gündeme getiriyor. 4+4+4 tamamen kaldırılacak mı yoksa ortaokul ve liselerde esneklik sağlanacak mı henüz net değil. Kamuoyunda, okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirildiği 5+3+3 modeline geri dönülmesi gerektiğini savunanların sayısı giderek artıyor. Ayrıca Anadolu liseleri ve öğretmen liselerinin ortaokul bölümlerinin yeniden açılması gerektiğini düşünenler de seslerini yükseltiyor.

Üniversite Eğitimi de Masada
Zorunlu eğitimin yanı sıra yükseköğretim de tartışmaların merkezinde. Lisans süresinin 3 yıla indirilmesi gerektiğini savunan görüşler giderek daha fazla dile geliyor. Öğrencilerin uzun eğitim maratonu karşısında yorgun düştüğü, iş hayatına geç başladığı ve sistemin güncellenmesinin “zorunluluk” haline geldiği ifade ediliyor.
Pedagojik mi, Siyasi mi?
Eğitim sistemindeki değişikliklerin bilim, pedagojik gereklilik ve toplumsal ihtiyaçlara dayanması gerektiği vurgulanıyor. Ancak geçmiş deneyimler, kararların çoğu zaman ideolojik ve siyasi saiklerle alındığını gösteriyor. Kamuoyunda en büyük beklenti, yeni düzenlemelerin “ortak akıl” ile hazırlanması.
Şura Çağrısı
Uzmanlar, kalıcı ve istikrarlı bir eğitim politikası için geniş katılımlı bir eğitim şurası düzenlenmesi gerektiğini savunuyor. YÖK’ten sanayi temsilcilerine, öğretmen sendikalarından öğrenci ve velilere kadar tüm paydaşların sürece dahil edildiği, bilimi ve liyakati esas alan bir ortak çalışmanın Türkiye’nin eğitim sorunlarına kalıcı çözüm getirebileceği belirtiliyor.

4+4+4 sistemi, hayata geçirildiği günden bu yana en çok tartışılan düzenlemelerden biri oldu. Bugün gelinen noktada, “pedagojik mi yoksa siyasi bir tercihin ürünü müydü?” sorusu hâlâ zihinlerde. Kesin olan ise eğitim, günübirlik politikalarla değil, uzun vadeli vizyonla yönetilmeyi bekliyor.




