Zanaatkarın Değeri Artıyor
Ekonomist Muhammet Bayram, bu dönüşümün ekonomik dinamiklerle doğrudan ilişkili olduğunu belirtiyor:
“Uzun yıllar boyunca geleneksel mesleklere olan ilgi azaldı. Ancak hem yüksek enflasyon hem de yaşam maliyetleri, gençleri yeniden meslek liselerine ve zanaat öğrenmeye yöneltiyor. Bugün bir tornacı ya da mobilyacı, kolay bulunamadığı için çok daha yüksek ücretlerle çalışıyor.”
Üniversite mezunlarının dahi düşük maaşlarla işe başladığı günümüzde, usta meslek erbapları ciddi gelir avantajı sağlıyor. Bayram’a göre, artık sadece bilgi değil, beceri de ekonomik bir ayrıcalık haline geldi.

“Usta Yok, Çırak Yok, Yetişen de Kalmadı”
Otomotiv sektöründe uzun yıllardır tamircilik yapan Akın Sefertaş ise durumu şöyle özetliyor:
“Şu an sektörde ne çırak var, ne kalfa, ne de tam anlamıyla usta. Kalfa maaşları 35-40 bin TL’ye çıktı. Bir usta, 100 ila 150 bin TL arası kazanıyor. Yine de usta bulamıyoruz. Herkes üniversiteye gidiyor, 30-35 yaşına kadar okuyor. Sonrasında meslek edinmek artık çok geç oluyor.”
Bu tablo sadece otomotivle sınırlı değil. İnşaat, mobilya üretimi, kaynakçılık ve elektrik gibi sektörlerde de benzer bir tablo yaşanıyor. İşverenler, “Becerikli el” bulmakta zorlanırken, nitelikli zanaatkarlar pazarlık gücü yüksek ve aranan kişi haline geldi.

Üniversite Hayali mi, Altın Bilezik mi?
Bir dönem “altın bilezik” metaforuyla anılan mesleklerin yeniden değer kazandığı bu süreçte, aileler ve gençler için kritik bir soru öne çıkıyor: Gelecek üniversite diplomasında mı, yoksa erken yaşta edinilen mesleki beceride mi?
Sosyal prestijin çoğunlukla masa başı işlere yöneldiği Türkiye’de, gerçek ekonomik karşılığın artık tornavida, kaynak makinesi ve penseyle geldiği gerçeği daha sık konuşulmaya başlanıyor. Uzmanlar, “bir meslek sahibi olmanın” her zamankinden daha fazla değerli olduğunu vurguluyor.





