Türkiye, Suriye ve Ürdün, 20. yüzyılın en önemli miraslarından biri olan Hicaz Demiryolu’nun yeniden işler hale getirilmesi konusunda mutabakata vardı.
AK Parti Gaziantep Milletvekili Ali Şahin, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Gaziantep’ten geçecek olan Hicaz Demiryolu’nun ihyası ümmetin kesik damarlarını birbirine yeniden bağlayacak” sözleriyle projenin manevi ve stratejik önemine dikkat çekti.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu ise üç ülke arasında ulaştırma alanında “tarihi bir adım atıldığını” vurguladı.
Sultan II. Abdülhamid’in Medeniyet Projesi
1900-1908 yılları arasında Sultan II. Abdülhamid’in emriyle inşa edilen 1.320 km uzunluğundaki Hicaz Demiryolu, hac yolculuğunu 40 günden 5 güne indirmiş, Osmanlı’nın dini, siyasi ve askeri vizyonunu yansıtan dev bir proje olmuştu.
Büyük oranda İslam dünyasından toplanan bağışlarla yapılan hat, 1. Dünya Savaşı ve 1916 İsyanı sırasında ağır tahribata uğradı. Günümüzde ise bazı kısımları turistik amaçlarla kullanılıyor.
Mutabakatın Detayları
Üç ülke ulaştırma bakanlıklarının katıldığı teknik toplantıda, Hicaz Demiryolu’nun yeniden canlandırılması için Mutabakat Zaptı taslağı üzerinde uzlaşmaya varıldı.
📍 Alınan kararlar arasında şunlar öne çıktı:
-
Suriye’deki 30 kilometrelik eksik hattın üstyapısı, Türkiye’nin desteğiyle tamamlanacak.
-
Ürdün, lokomotiflerin bakım ve işletmesi için teknik araştırmalar yürütecek, hattın Şam’a kadar işletilmesini inceleyecek.
-
Akabe Limanı üzerinden Türkiye’nin Kızıldeniz bağlantısı güçlendirilecek.
-
13 yıl aradan sonra Türkiye ile Ürdün arasında Suriye üzerinden karayolu taşımacılığı yeniden başlayacak.
Bölgesel Entegrasyon ve Lojistik Vizyon
Ali Şahin, hattın ihyasıyla sadece bir ulaşım ağının değil, aynı zamanda ümmetin gönül bağlarının güçleneceğini ifade etti.
Bakan Uraloğlu ise projenin Türkiye’nin uluslararası ulaştırma koridorlarındaki stratejik konumunu pekiştireceğini belirtti:
“Bu proje, Türkiye’nin lojistik vizyonuyla uyumlu, bölgesel ticaret ve turizmi canlandıracak tarihi bir iş birliği.”
Projenin tamamlanmasıyla, hac ve umre yolculuklarında alternatif güzergâhların oluşması, bölgesel ticaretin hızlanması ve Türkiye’nin Orta Doğu’daki rolünün daha da güçlenmesi bekleniyor.




