“Ben başarısız olmadım. Sadece işe yaramayan 10 bin yol buldum.”
İnsan hayatı, çoğu zaman üç kavramın etrafında örülür: sorumluluklar, çareler ve tamamlanmış çalışmalar. Bunlar birbirine zincir gibi bağlıdır; biri olmadan diğeri anlam kazanmaz.
Sorumluluklar: Omuzlardaki Görünmez Yük
İbn Haldun, Mukaddime’de “İnsanı insan yapan şey, onun yükümlülükleridir” der. Gerçekten de insan, sorumluluklarıyla büyür. Çocuğun ailesine karşı, öğrencinin dersine karşı, yöneticinin halkına karşı, öğretmenin öğrencisine karşı bir borcu vardır.
Sorumluluk çoğu zaman ağırdır. Ama bu ağırlık, insanın adımlarına yön verir. Fatih Sultan Mehmet’in genç yaşta omuzladığı sorumluluk buna en çarpıcı örnektir. Henüz 21 yaşında iken, “Ya ben İstanbul’u alırım ya İstanbul beni” diyerek çaresizlik değil, sorumluluk bilinciyle hareket etmişti. O sorumluluk, bir medeniyetin kapılarını araladı.
Çareler: Çaresizliğin İçinde Doğan Işık
Sorumluluk tek başına yeterli değildir. İnsanı sorumluluklarının altında ezilmekten kurtaran şey çare üretme yeteneğidir.
Bunun en güzel örneği, ünlü bilim insanı Thomas Edison’un sözleridir:
“Ben başarısız olmadım. Sadece işe yaramayan 10 bin yol buldum.”
Edison’un sorumluluğu, insanlığa ışık getirmekti. Karşısına çıkan her başarısızlık anı, yeni bir çare arayışına dönüştü. Çareler bulundukça sorumluluk, yük olmaktan çıktı; onu başarıya taşıyan bir güç haline geldi.
Tarihimizden de örnek vermek gerekirse, Nizamülmülk’ün devlet idaresindeki sorunlara bulduğu çareler, Selçuklu’nun asırlarca ayakta kalmasını sağladı. O, “Sultan, milletin babasıdır; babanın görevi evladı için çare üretmektir” diyerek sorumluluk ile çareyi bir araya getirmişti.
Sonu Gelmiş Başarılı Çalışmalar: Bitiş mi, Başlangıç mı?
Her sorumluluk bir gün yerine getirilir, her çare bir gün karşılığını bulur. O zaman “sonu gelmiş başarılı çalışmalar” ortaya çıkar.
Ama burada önemli bir nokta vardır: Bir çalışmanın tamamlanması, aslında yeni bir başlangıcın kapısıdır.
Bunu en iyi anlatan örneklerden biri Mevlana’dır. O, Mesnevi’sini bitirdiğinde aslında kendi görevini tamamlamış, ama arkasında yüzyıllarca insanlara yol gösterecek bir eser bırakmıştır. Onun için bir son, insanlık için başlangıç oldu.
Benzer şekilde, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözü, kişisel bir çalışmanın sona erdiğini ama ardında kalıcı bir başarı bıraktığını en veciz şekilde ifade eder.
Sonuç: Zincirin Bütünlüğü
Hayat, sorumluluklarla başlar. Çarelerle ilerler. Başarılı çalışmalarla son bulur. Ama bu son, insanın adını ve emeğini geleceğe taşıyan bir köprü olur.
Bir öğretmenin yetiştirdiği öğrenciler, bir bilim insanının bıraktığı formüller, bir liderin kurduğu sistem… Hepsi aynı zincirin halkalarıdır.
Ve belki de hayatın en büyük dersi şudur:
“İnsan, sorumluluklarının altında ezilmek için değil, çareler üreterek başarıya ulaştırmak için vardır. Başarı da insandan sonra yaşamaya devam eden en sessiz mirastır.”