Osmaniye’nin Düziçi ilçesimde, Türk Eğitim Sen, Eğitim Bir Sen, Eğitim İş Sendikası, Teç Sen sendikası üyeleri ve öğretmenler Düziçi Harunreşit İlkokulunda veli tarafından bir sınıf öğretmenine şiddet uyguladığı iddiası üzerine olayı protesto etti.

Düziçi Cumhuriyet ve Demokrasi meydanında bir araya gelen öğretmenler basın açıklaması yapan Türk Eğitim Sen Düziçi İlçe Başkanı Ali Tuzcu, bugün geldiğimiz noktada gün geçmiyor ki her gün bir öğretmene yapılan bir şiddet olayı ile karşılaşmayalım diyerek basın bildirisini grup adına okudu.

Tuzcu açıklamasında şunları kaydetti;

Öncelikle ortak metnin seslendirilmesi konusunda Türk Eğitim-Sen temsilcisi olarak benim yapmam içinnezaket gösteren, ortak basın açıklamasına katılan, Türk Eğitim-Sen ,EğitimBir-sen,Eğitim-İş, Eğitim-Sen ve Teçsen in değerli yöneticilerine teşekkür ederim.

Değerli basın mensupları,değerli katılımcılar,

Önceki gün bir öğretmenimiz görevinin başındayken öğrenci velisi tarafından fiziki saldırıya maruz kalmış, darp edilmiş, bir diğer öğretmenimiz ise aynı veli tarafından sözlü hakaretlere maruz kalmıştır. Öğretmenlerimize yapılan fiziki ve sözlü saldırıyı şiddetle kınıyoruz.

Öğrenci velisi tarafından görevi başında iken darp edilen, öğrencisini eğitmek ve topluma kazandırmaktan başka hiçbir amacı olmayan, öğretmen kardeşimize, öğrencilerimize, öğretmenlerimize, eğitim çalışanlarımıza ve okul yöneticilerimize geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz.

Öğretmene uygulanan şiddetin temelinde; öğretmene olan saygı ve sevginin azalmasının payı elbette çok büyüktür. İlk emri OKU olan bir dinin mensubu,Mustafa Kemal Atatürk’ün "Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır."dediği bir medeniyetten bu noktaya nasıl geldiğimiz tartışılmalıdır.

Bu konuda yetkililere, velilere ve eğitim kurumlarına çok iş düşmektedir.

Herkes şunu bilmelidir ki, öğretmen sahipsiz değildir. Bütün gücümüzle arkadaşlarımızın yanında olacak ve arkadaşlarımızın uğradığı şiddetin takipçisi olacağız.

Öğretmene saldıranlar bilmedir ki onlar sadece öğretmeni yaralamakla kalmıyorlar; aynı zamanda geleceklerini de yok ediyorlar. Bir eğitimciye saldırmak demek aynı zamanda bilime ve ülkenin geleceğine saldırmak demektir.

Bu olaylar bize göstermiştir ki, gerekli önlemler alınmadığı takdirde eğitim çalışanlarına yönelik bu tarz saldırılar ilk olmadığı gibi son da olmayacaktır.

Artık yeter diyoruz. Çıkarılan yönetmelikler okullardaki disiplini alt, üst etmiş, Öğretmen ders işleyemez duruma gelmiştir.

Öğrenciyi uyarmak bile şiddet kabul edilmiştir. Bizzat bakanlıkça öğretmen ve okul yöneticisi şikâyet hattı Alo 147 kurulmuş, öğrenci velinin ayağı altına atılmıştır. Bu uygulamalar idarecileri sindirmiş, öğretmenleri korkutmuş, bazı öğrencileri şımartmış, velileri hak ve sorumluluklarını bilmez hale getirmiştir. Hemen her gün bu tür şiddet olaylarını duymamız olasıdır. Öğrencisini öz evladından farklı görmeyen fedakâr öğretmenlerimiz maalesef öğrenci ve velilerimizin potansiyel düşmanı haline getirilmiştir.

Öğretmeni itibarsızlaştıran, saygınlığını ortadan kaldıran bu anlayış bir an önce değiştirilerek öğretmene gereken değer verilmeli ve öğretmen sahipsiz bırakılmamalıdır.

Türkiye’nin hukuksal, sosyal ve ekonomik gerçekleri göz önünde tutularak Gerçekçi bir Öğretmen Meslek Kanunu acilen çıkarılmalıdır. Okullardaki öğrenci disiplin yönetmeliği ihtiyaca uygun olacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Cimer’e yapılan asılsız, mesnetsiz şikayetlerde bulunanlar hakkında kanuni işlemler yapılmalı, gerekli yaptırım uygulanmalıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenin yanlışı karşısında nasıl idari ve hukuki işlemleri hemen başlatıyorsa, öğretmene yapılan saldırılara karşı da aynı duyarlılıkla öğretmenin yanında yer almalı ve eğitimcilere yönelik her saldırının sıkı takipçisi olmalıdır.MEB Hukuk Müşavirliği kanalıyla Yargıya intikal etmiş davalarda kendi personelinin haklarını sonuna kadar takip etmeli ve savunmalıdır. Bakanlık her geçen gün artan bu saldırıların ve şiddet olaylarının bir an önce son bulması için gereğini yapmalıdır.

Öğretmene yapılan saldırılar hakkında bakanlık TBMM'de düzenleme yapılmasını talep etmelidir. Öğretmene saldıranlar ayrıca eğitim öğretimi engellemeden de yargılanmalı, Bu şahıslar hakkında; hükmün geriye bırakılması, cezaların paraya çevrilmesi, cezaların ertelenmesi vs gibi işlemler uygulanmayarak verilen hapis cezaları bil fiil çektirilmelidir.

Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, eğitim çalışanlarının sesine kulak vermelidir. Okullarda eğitim ve öğretim gören öğrencilerimizi ve öğretmenlerimizi, eğitim çalışanlarımızı ve okul yöneticilerimizi oluşabilecek zararlardan korumak ve güvenliğini sağlamak için özel koruma ve güvenlik görevlilerine ihtiyaç duyulmaktadır.

Okullarımızın giriş kapılarında zaman zaman adli olaylar meydana gelmekte öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, eğitim çalışanlarımız ve okul yöneticilerimiz darp edilmektedir.

Maalesef ki öğretmenlerimiz saldırılara karşı savunmasızdır. Eğitim Öğretim Kurumlarında alınması gereken güvenlik tedbirleri yeterince alınamıyor, sorumluluk yöneticilerimize, öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına bırakılıyor. Okullarımızda halen Milli Eğitim Bakanlığınca özel güvenlik tedbirlerinin alınamaması öğretmenlere saldırıyı her geçen gün daha da artırmaktadır.Bu nedenle okullarımızın giriş kapılarında yaşanacak olası adli olayların önüne geçilmesi, caydırıcılık sağlanması, yabancı şahısların okula alınmaması için okul girişi kapılarında görevlendirilmek üzere özel koruma ve güvenlik görevlileri alınmalı ve okullarda güvenliğin sağlanması, okula giriş ve çıkışların bir düzene bağlanması konusunda bir takım çalışmaların ivedilikle yapılması gerekmektedir.

Bu kapsamda; okullarımıza özel güvenlik görevlisi hizmet alımı için gerekli ödenek ve yetkiler verilmelidir. Ayrıca MEB ile İş-Kur arasında gerekli işbirliğinin yapılarak güvenlik önemi arz eden öncelikle büyük okullarımızın giriş kapılarında özel güvenlik sertifikası olan özel koruma ve güvenlik görevlileri görevlendirilmesi gerekmektedir.

MEB, velimi üzeni ben de üzerim zihniyetinden vazgeçmeli, öğretmenimi üzeni ben de üzerim, öğretmenin itibarı Milli Eğitim Bakanlığının namusudur ilkesini benimseyerek, öğretmenlik mesleğinin itibarını tekrardan vermelidir. Dedi.

Açıklamaya, çok sayıda sendika üyesi de katılarak destek verdi