Ancak skandal yalnızca belgelerin nasıl üretildiğiyle sınırlı değil. Asıl dikkat çeken, bu belgelerin devletin resmi sistemlerinde nasıl bu denli kolayca geçerlilik kazandığı. Bu durum, uzun süredir askıya alınmış kurumsal denetimi, sistem dışına itilen liyakati ve keyfiliğe teslim edilmiş kamu hizmeti anlayışını da deşifre ediyor.

"Sistematik Bir Çöküşün Belgesi"

Eğitim-İş Osmaniye İl Başkanı Adem Yücel, konuya ilişkin yaptığı açıklamada durumu şöyle özetledi:

“Bu yaşananlar münferit değil; 23 yıldır sürdürülen siyasal tercihlerle örülmüş çarpık bir sistemin doğal sonucudur. Cemaatler, tarikatlar ve çıkar koalisyonları devlet aygıtını teslim almıştır. Atamalar ve terfiler, bilimsel liyakatle değil, ideolojik sadakatle yapılmakta; böylece kamu kurumlarının tarafsızlığı ve topluma olan güveni yerle bir olmaktadır.”

MEB’in Soruşturması Sessizce Kapatıldı mı?

Adem Yücel, geçmişte Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen sahte diploma soruşturmalarının da akıbetini sorguladı. Yücel’in açıklamasına göre:

  • 2016’da 109,

  • 2018’de 146 öğretmenin sahte diplomayla göreve başladığı tespit edilmişti.

  • 2020’de ise bu sayı 191’e yükselmişti.

Ancak bu verilerden sonra kamuoyuna yeni bir bilgi açıklanmadı. Yücel, “Soruşturmalar kapalı kapılar ardında bırakıldı. Güncel rakamlar neden paylaşılmıyor? Bu dosyanın ucu AKP bürokratlarına ve örgütlü yapılara uzanıyor olabilir mi?” diyerek yetkililere şu soruları yöneltti:

  • 2020’de başlatılan soruşturmaların sonucu nedir?

  • Sahte diplomalı öğretmen sayısı nedir?

  • Bu kişiler hangi illerde, ne zaman göreve başlamıştır?

  • Sahte belgeleri düzenleyen şebekeler hakkında suç duyurusunda bulunulmuş mudur?

  • Açılan davalar var mıdır?

“Gerçek Diplomanın Sahibi Hesap Soranlardır”

Yücel, açıklamasının sonunda şunları kaydetti:

“Kamu hizmeti liyakatsizliğe teslim edilmiştir. Bu krizi durdurmak, sadece bugünün değil, geleceğin sorumluluğudur. Sahte diplomalılar teşhir edilmeli, görevleri iptal edilmeli ve yargı süreci derhal başlatılmalıdır. Biz, atanmayan öğretmenlerin, torpilsiz gençlerin, gerçek emek sahiplerinin hakkını savunmaya devam edeceğiz.”

“Gerçek diploma; emekle, bilimle ve onurla kazanılır.”

Türkiye’de giderek derinleşen liyakat krizi ve kurumsal çöküş karşısında, Eğitim-İş gibi sendikaların tepkisi kamu vicdanında da geniş yankı buluyor. Kamuoyunun beklentisi ise net: Sorumlular bir an önce tespit edilmeli, çürümüş düzenin aktörleri yargı önüne çıkarılmalı.

Muhabir: Suğra İrem Yıldız