İSTANBUL (AA) - İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çocuk Bakımı ve Gençlik Hizmetleri Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Aynur Aydoğan, oyunun çocukların dünyayı tanıma, anlamlandırma ve hayata hazırlanma süreçlerinde önemli bir rol oynadığını belirtti.

Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Aydoğan, oyun temelli öğrenmenin çocuğun bilişsel, duygusal, sosyal ve fiziksel gelişimini destekleyen temel bir yaklaşım olduğunu vurguladı.

Oyunun çocuk için sadece eğlence değil, temel bir gelişim ihtiyacı olduğunu ve literatürde 'çocuğun işi' olarak tanımlandığını aktaran Aydoğan, şunları kaydetti:

'Oyun, beyin gelişimini destekler, duygusal zekayı güçlendirir, çocukların sosyal beceriler kazanmasına ve yaşamın getireceği zorluklara karşı donanımlı olmasına olanak tanır. Oyun temelli öğrenme, klasik öğrenme yöntemlerinden çocuğu merkeze almasıyla ayrışır. Bu yaklaşımda çocukların pasif dinleyiciler değil, öğrenme sürecinin aktif katılımcıları olması sağlanır. Oyun temelli öğrenme, problem çözme, strateji geliştirme, işbirliği ve yaratıcılığı destekler, öğrenmeyi eğlencenin doğal bir parçası haline getirir. Hata yapmayı öğrenme sürecinin bir parçası olarak gören çocuk denemekten korkmaz.'

- 'Yaratıcılık oyunla besleniyor'

Yaratıcılığın doğuştan gelen bir potansiyel olduğunu ancak oyun ve deneyimle şekillendiğine değinen Aydoğan, eğitim, deneyimler, merakı besleme, farklı bakış açılarına açık olma ve özellikle oyun gibi faaliyetlerin yaratıcılığı büyük ölçüde şekillendirdiğine ve güçlendirdiğine işaret etti.

Bayındır Hastanesi'nden akran ve dijital zorbalığa karşı ailelere uyarı
Bayındır Hastanesi'nden akran ve dijital zorbalığa karşı ailelere uyarı
İçeriği Görüntüle

Aydoğan, hayali senaryoların, farklı bakış açıları geliştirmeyi ve sembolik düşünmeyi teşvik ettiğini, oyunun esnek ve yapılandırılmamış doğasının, zihinsel esnekliği ve düşünce akıcılığını artırdığını ifade etti.

Çocukların yaşlarına göre oyun ihtiyaçlarının değiştiğine dikkati çeken Aydoğan, bebeklikten ergenliğe kadar her dönemin kendine özgü oyun türleri olduğunu, bu süreçte en önemli ölçütün çocuğun oyundan keyif alması ve aktif olması olduğunu aktardı.

Oyunun yalnızca çocuklukla sınırlı olmadığının altını çizen Aydoğan, 'Ergenlikten ileri yaşlara kadar oyunun stres azaltıcı, yaratıcılığı canlı tutan ve zihinsel esnekliği artıran bir rolü var. Oyun, insan ruhunun ve zihninin her yaşta canlı kalmasını sağlayan temel bir ihtiyaç ve gelişim aracı.' değerlendirmesinde bulundu.

- 'Ebeveynler oyuna müdahale etmemeli'

Ebeveynlerin çocuklarının oyununa eşlik etmesi ve oyunun doğal akışına saygı göstermesi gerektiğini vurgulayan Aydoğan, şu tavsiyelerde bulundu:

'Ebeveynlerin çocuğun kurguladığı oyuna yön vermek yerine eşlik etmesi, sorularla hayal gücünü desteklemesi ve çocuğun liderliğini takip etmesi büyük önem taşıyor. Ebeveynlerin çocuğun oyununa sürekli müdahale etmesi, oyunun kurallarını belirlemesi ya da oyun tamamlanmadan başka bir oyuna yönlendirmesi, sık karşılaşılan hatalar arasında yer alıyor. Bu tutumlar, çocukların hayal gücünü kullanmasını ve bağımsız düşünme becerilerini geliştirmesini sınırlıyor, aynı zamanda liderlik, uyum ve dikkat süreleri üzerinde de olumsuz etki yaratabiliyor.'

Dijital oyunların bilinçli ve dengeli kullanımının önemine değinen Aydoğan, doğru seçilen dijital oyunların bilişsel ve sosyal becerileri desteklerken el-göz koordinasyonu, refleksler ve ince motor becerilerinin gelişimine de katkı sunduğunu belirtti.

Aydoğan, ailelerin dijital ve fiziksel oyunlar arasında dengeli bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini, bu sayede çocukların hem teknolojinin faydalarından yararlanacağını hem de fiziksel ve sosyal gelişimlerini sağlıklı şekilde sürdürebileceğini kaydetti.

Kaynak: AA