Antalya’nın Demre ilçesinde, Akdeniz’in tarih kokan atmosferi içinde yer alan Myra Antik Kenti, geçmişten bugüne uzanan kültürel mirasıyla ziyaretçilerini büyülüyor. İlçe merkezine yalnızca 2 kilometre, Finike’ye 30 kilometre ve Kaş’a 45 kilometre mesafede bulunan bu antik kent, Likya uygarlığının en önemli yerleşimlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Myra, aynı adı taşıyan verimli ova üzerinde kurulmuş olup, Likya Dönemi’nden Bizans’a uzanan tarihsel süreçte bölgenin en güçlü kentlerinden biri olmuştur. Özellikle Likya tipi kaya mezarları, Roma Dönemi tiyatrosu ve Aziz Nikolaos Kilisesi (Noel Baba Kilisesi), Myra’nın dünya çapında tanınmasını sağlayan yapılar arasında yer alıyor.
🏛 Tarih Boyunca Myra: Likya’dan Bizans’a Uzanan Yolculuk
Aziz Nikolaos’un M.S. 4. yüzyılda Myra Piskoposu olarak görev yaptığı biliniyor. Bu nedenle kent, Hristiyanlık tarihinde önemli bir yere sahip. Ayrıca St. Paul’un misyonerlik yolculukları sırasında Myra’ya uğradığı da kaynaklarda belirtiliyor. Bu özellikleriyle kent, sadece arkeolojik değil, dini açıdan da özel bir öneme sahip.

Likya döneminden kalma yazıtlar ve sikkeler, Myra’nın M.Ö. 5. yüzyıldan bu yana varlığını sürdürdüğünü gösteriyor. Kent, özellikle M.S. 2. yüzyılda büyük bir refah dönemi yaşamış; ancak M.S. 7. yüzyılda yaşanan doğal afetler, Demre Çayı’nın getirdiği alüvyonlar ve Arap akınlarıyla birlikte zayıflamaya başlamıştır.
⛰ Efsanevi Kaya Mezarları: Taşa Kazınmış Sessiz Hikâyeler
Myra’nın en dikkat çekici yapılarından biri, akropolün güney yamacında yer alan Likya tipi kaya mezarlarıdır. Bu mezarlar, dağ yamacına oyulmuş ev benzeri görünümleriyle antik dönemdeki inanç ve mimari anlayışı gözler önüne serer. Bazı mezarların cephesinde insan ve hayvan figürleriyle süslenmiş kabartmalar bulunur. Bu mezarlar, Likya halkının ölümden sonraki yaşama olan inancını yansıtan sembolik yapılar olarak kabul edilir.

Kaya mezarlarının hemen yanında yer alan görkemli Roma tiyatrosu ise antik kentin en iyi korunmuş yapılarındandır. Yaklaşık 10.000 kişilik kapasiteye sahip tiyatro, Likya’nın sanat ve eğlence kültürüne dair önemli izler taşır.
⚓ Andriake Limanı: Ticaretin Kalbi
Antik dönemde Myra, Demre Çayı’nın batısında yer alan kanal aracılığıyla denizle bağlantı kurmuştu. Kentin deniz ticareti faaliyetleri ise Andriake Limanı üzerinden yürütülüyordu. Bu liman, hem Akdeniz ticaretinin hem de Hristiyanlık dönemindeki dini seyahatlerin önemli bir merkeziydi. Günümüzde liman bölgesinde yapılan kazılar, dönemin ticari canlılığını gözler önüne seriyor.
🧱 Roma Mimarisi ve Diğer Kalıntılar
Myra’da yalnızca tiyatro ve mezarlar değil, aynı zamanda Roma dönemi hamam kalıntıları da dikkat çekiyor. Tiyatrodan şehir merkezine doğru ilerlerken sol tarafta bulunan bu yapılar, Roma tuğla mimarisinin erken örnekleri olarak kabul ediliyor. Ayrıca akropol çevresinde Helenistik döneme ait sur kalıntıları da görülebiliyor.
🌿 Günümüzde Myra: Kültürel Mirasın Koruyucusu
Bugün Myra Antik Kenti, hem tarih hem doğa tutkunları için vazgeçilmez bir rota haline gelmiştir. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist, Demre’nin bu büyüleyici antik kentinde Likya uygarlığının izini sürüyor. Bölgedeki restorasyon ve koruma çalışmaları sayesinde, kentin kalıntıları her geçen gün daha fazla ziyaretçiye ulaşabiliyor.

Myra, yalnızca taşlara kazınmış bir tarih değil, aynı zamanda Anadolu’nun çok katmanlı kültürel mirasının da canlı bir örneği olarak önemini korumaya devam ediyor.











