Üretimin yüzde 70-80’i doğaya salınarak ekosistemin dengelenmesine katkı sağladı. Enstitüdeki modern tesislerde, anaç kekliklerden elde edilen yumurtalar özel kuluçka makinelerinde özenle yavrulatılıyor. Ortalama 24 gün sonra çıkan civcivler geniş kafeslerde bakılıp besleniyor, yetişkin hale gelen keklikler ise doğal yaşam alanlarına bırakılıyor.
Enstitü Müdürü İlker Topal, keklik üretim ve salım çalışmalarının doğadaki biyolojik çeşitliliği artırdığını belirterek, kekliklerin özellikle tarımsal zararlılarla mücadelede önemli bir rol üstlendiğini vurguladı. Kekliğin çekirge ve süne gibi zararlılara karşı doğal “biyolojik ajan” olarak kullanıldığı ve bu sayede zararlı popülasyonlarının azaldığı resmi çalışmalarda gözlemlendi. Topal, özellikle çekirge mücadelesi için bazı bölgelere keklik talebinin arttığını söyledi.

Topal ayrıca kekliğin genetik çeşitlilik açısından büyük önem taşıdığını, geçmişte aşırı avlanma nedeniyle popülasyonunun azaldığını ancak koruma önlemleri ve salımlar sayesinde sayısının artmasının beklendiğini ifade etti. Enstitü, yıllık yaklaşık 35 bin yumurta üretirken talebe göre 10-15 bin keklik salımı gerçekleştiriyor. Kekliklerin doğaya salınmasının ardından doğal ortamda üreyip çoğaldığı ve yaban hayatına destek sağladığı bildirildi.
Enstitü, üretimin bir kısmını Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne, bir kısmını ise doğrudan üreticilere sağlıyor. Kekliklerin ekosistemde yırtıcı-av dengesini koruma, böcek türlerini doğal yöntemle kontrol etme gibi işlevleriyle hem doğayı hem tarımsal üretimi desteklediği belirtiliyor. Topal, avcılara da yaban hayatını koruma konusunda duyarlı olmaları çağrısında bulundu.





