İzmir Körfezi’nde çevresel sorunlar her geçen gün büyüyor. Kötü koku, deniz suyunun renk değiştirmesi derken son günlerde balık ölümleri de yeniden artmaya başladı. Körfez’in yıllardır süren kirlilik sorunu artık daha görünür hale gelirken, uzmanlar ciddi uyarılarda bulundu.
Kirlilik İzmir’i sardı
Şehir merkezinde çöplerle mücadele eden İzmirliler, kıyıda ise kötü koku ve kirli deniz manzarasıyla karşı karşıya. Özellikle yaz aylarında artan sıcaklık, körfezdeki ekosistem sorunlarını daha da derinleştiriyor.
Uzman isim: Döngü şiddetleniyor
İzmir Körfezi Koordinasyon Kurulu Üyesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Turan Beşiktepe, sürecin temelinde artan nüfus ve insan kaynaklı faaliyetlerin bulunduğunu belirtti.
Beşiktepe, kış aylarında fitoplankton, bahar ve yaz başında ise deniz marulu patlamalarının görüldüğünü anlatarak, “Deniz marulları tabana çöküyor ve körfezin yarı kapalı yapısı nedeniyle iç kısımda birikiyor. Tabanda biriken organik maddeler sıcaklıkların artmasıyla bakteriler tarafından parçalanıyor. Bu süreçte oksijen bitiyor ve balık ölümleri başlıyor. Ortaya çıkan tablo tipik bir kirlilik döngüsü” dedi.
5 farklı kirlilik kaynağı
Körfez’e giren inorganik yükün 5 kaynağı olduğunu açıklayan Beşiktepe, bunları şu şekilde sıraladı:
-
Taban birikimi olan organik maddenin çözülmesi
-
Arıtma tesislerinden gelen yük
-
Derelerden taşınan kirlilik
-
Yer altı sularındaki sızıntılar
-
Gediz Nehri’nin yan kollarından taşınan atıklar
Beşiktepe, bu kaynakların miktarının net şekilde ortaya konulması gerektiğini vurguladı.
Çözüm için acil temizlik ve strateji şart
Tabandaki organik yükün mutlaka temizlenmesi gerektiğini söyleyen Beşiktepe, “Körfez kısır döngüye girmiş durumda. Hiç kirlilik yükü vermeseniz bile tabandaki organik madde yeniden parçalanarak kirliliği tetikliyor. Bu tabaka kaldırılmazsa sorun büyümeye devam edecek” ifadelerini kullandı.
Ayrıca kıyılardaki insan baskısının artmasıyla benzer sorunların diğer yarı kapalı körfezlerde de görülebileceğini dile getiren Beşiktepe, ulusal zararlı alg patlaması araştırmaları stratejisi oluşturulması gerektiğini belirtti. Bu sayede gözlem ve erken uyarı sistemleri kurularak olası ekolojik krizlerin önlenebileceği ifade edildi.
