Anadolu’nun kalbinde bir köy sabahı… Göz alabildiğine uzanan buğday tarlaları, serinliğin son kırıntılarını toplarken, horoz sesiyle uyanan evlerin bacasından ince ince dumanlar yükseliyor. Henüz erken saatler olmasına rağmen hissedilen sıcaklık çoktan kendini göstermeye başladı.
Gün “sıcak” başladı, “çok sıcak” ilerliyor ve belli ki “daha da sıcak” olacak…
Yine de köylü için bu, alışılmış bir döngü. Fırından yeni çıkmış köy ekmeğiyle yapılan kahvaltılar, gölgede içilen bir bardak demli çay ve erkenden tarlaya inen eller… Anadolu’da sabah, sadece bir zaman dilimi değil; bir huzur, sabır ve üretim ritüeli.
“Sıcak olur ama bereketi de olur,” diyor yaşlı bir çiftçi, bastonuna dayanarak göğe bakarken.
“Bu toprakta ter dökmeden ekmek olmaz.”
Köyde hayat ağır ama kararlıdır. Her gün güneşle başlar, ay ışığıyla biter. Sıcaklığı, doğallığı ve sadeliğiyle Anadolu köy sabahı, hem zihinleri hem kalpleri ısıtır.





