1857 yılında Erzurum'un Çeperli köyünde doğan ve 22 Mayıs 1955'te hayata gözlerini yuman Nene Hatun, 93 Harbi sırasında gösterdiği cesaretle tarihe adını yazdırdı.

Aziziye Savunması’nın Kahramanı

93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus Savaşı’nın en kritik anlarından biri olan Aziziye Savunması’nda, 20 yaşındaki Nene Hatun, Rus askerlerinin Aziziye Tabyası’nı ele geçirdiği haberini alır almaz, 3 aylık bebeğini evde bırakıp Osmanlı askerine destek için taş ve sopalarla mücadeleye katıldı. Halkla birlikte gösterdiği kahramanlıklar, onu efsanevi bir figür haline getirdi.

Yılın Annesi ve Üçüncü Ordu'nun Nenesi

Savaş sonrası Erzurum'a yerleşen Nene Hatun, Türkiye’de “Yılın Annesi” unvanını alan ilk kadın olarak tarihe geçti. Bu onur, 1955 yılında Türk Kadınlar Birliği tarafından kendisine verildi. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından “Üçüncü Ordunun Nenesi” unvanı da kendisine takdim edildi.

Zorlu Hayat, Büyük Onur

Dört erkek ve iki kız çocuğu annesi olan Nene Hatun’un iki oğlu, I. Dünya Savaşı'nda hayatını kaybetti. 1943 yılında yaşadığı geçim sıkıntısı nedeniyle ulusal kahramanlardan Nâme Hanım ile birlikte cumhurbaşkanına yardım dilekçesi yazdı. 1952 yılında Aziziye Anıtı yapım çalışmaları sırasında yeniden gündeme geldi ve büyük bir ilgi gördü.

Anma Törenleri ve Eserler

Erzurum Numune Hastanesi’nde zatürre teşhisiyle tedavi gördüğü sırada 98 yaşında vefat eden Nene Hatun, resmi törenle Aziziye Şehitliği'ne defnedildi. Anısına birçok eser yazıldı ve filmler yapıldı. Mehmet Emin Yurdakul’un makaleleri, İsmail Habib Sevük’ün röportajları, General Ali Fuat Cebesoy’un “Moskova Hatıraları” ve Talat Uzunyaylalı’nın “Efsane Kadın Nene Hatun” adlı romanı, Nene Hatun’un kahramanlıklarını gelecek nesillere aktardı.

Başrollerinde Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ın rol aldığı 1973 yapımı “Gazi Kadın” filmi ve 2010 yapımı “Nene Hatun” filmi, onun hayatını beyaz perdeye taşıdı.

Nene Hatun, cesareti ve fedakarlığıyla sadece Erzurum’un değil, tüm Türkiye’nin gururu olarak anılmaya devam ediyor. Bugün, onun mücadelesini ve mirasını hatırlamak, ona olan minnet borcumuzu bir kez daha ifade etme fırsatıdır.

Muhabir: Resul Özdil