Yücel, PKK’nın bu açıklamasının “terörün tasfiyesi” değil, bölgedeki yeni bir çatışma ve dizayn sürecinin stratejik bir hamlesi olduğunu vurgulayarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerinin ve ulusal egemenliğin her zaman savunulması gerektiğini belirtti.
“Bu Terör Örgütünün Tasfiyesi Değil, Yeni Bir Konumlanma Hamlesidir”
Adem Yücel, PKK’nın aldığı fesih kararlarını barışçıl bir dönüşüm olarak sunmasının yanıltıcı olduğuna dikkat çekti. Kongrede alınan kararların satır aralarını incelediğinde bunun aslında bir “terörün tasfiyesi” değil, bölgedeki yeni bir çatışma ve dizayn sürecinin öncesinde yapılan bir stratejik yeniden konumlanma olduğunu belirtti. Yücel, bu gelişmenin Türkiye’nin ulusal güvenliğini ve bütünlüğünü tehdit etmeye devam ettiğini vurguladı.
“Lozan Antlaşması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Temelleri Hedef Alınıyor”
Yücel, PKK’nın açıklamalarında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş belgesi olan 1924 Anayasası ve Lozan Antlaşması’nı “inkar ve imhanın belgesi” olarak nitelendirmenin kabul edilemez olduğunu belirtti. Bu tür açıklamaların doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini hedef aldığını ve toplumsal huzur için tehlike arz ettiğini ifade etti. Ayrıca, “Türk Milleti” yerine “Türkiye halkı” ifadesinin kullanılmasının, milli kimlik yerine etnik temelli bir çözüm anlayışının öne çıkarılmak istendiğini dile getirdi.
“PKK, Kendini Haklı ve Meşru Bir Tarihsel Aktör Gibi Sunuyor”
Adem Yücel, PKK’nın kendisini 40 binden fazla vatandaşımızın katili olan silahlı bir terör örgütü değil, “haklı ve meşru bir tarihsel aktör” gibi sunma çabasının aldatıcı ve tehlikeli bir strateji olduğunu söyledi. PKK’nın, “PKK adıyla yürütülen faaliyetler sonlandırıldı” ifadesinin de aldatıcı olduğunu belirten Yücel, bu ifadeyle örgütün adının taktiksel olarak geri çekildiğini, ancak KCK, PYD, YPG gibi yapılar aracılığıyla faaliyetlerin devam ettiğini açıkladı.
“Cumhuriyet’in Temellerine Yönelik Sistematik Saldırılara Karşı Uyanık Olunmalıdır”
Eğitim-İş Sendikası Osmaniye İl Başkanı, bildirideki anayasa, millet ve tarih vurgularının sadece bir barış talebi değil, rejim değişikliği çağrısı niteliği taşıdığına dikkat çekti. Yücel, “Cumhuriyet'in kurucu değerlerine ve üniter yapıya yönelen her tür söylemin karşısında olduğumuzu açıkça beyan ediyoruz” diyerek, bu sürecin toplumda daha fazla kutuplaşmaya yol açabileceği konusunda uyardı.
“Türkiye’nin Ulusal Egemenliğine Gölge Düşürülemez”
Yücel, PKK'nın geçmişte gerçekleştirdiği eylemlerin 40 binden fazla can kaybına, yüzlerce öğretmenin şehit edilmesine yol açtığını hatırlatarak, bu suçların “fesih ilanı” ile silinmesinin hukuken ve vicdanen mümkün olmadığını belirtti. Hiçbir yapı ya da örgütün adalet önünde hesap vermekten muaf tutulamayacağına vurgu yaptı.
“Eğitimde Laiklik ve Ulusal Birlik İlkesi Hayati Önem Taşımaktadır”
Yücel, PKK’nın yıllarca süren terör faaliyetlerinin genç kuşakları zihinsel olarak ayrıştırmasına ve bazı bölgelerde eğitimden uzaklaştırılmalarına neden olduğunu belirtti. Eğitim-İş olarak, eğitimde laiklik ve ulusal birlik ilkesinin önemine dikkat çeken Yücel, eğitimin her türlü ayrılıkçı ve ideolojik propagandadan uzak, bilimsel ve ulusal esaslara göre yapılandırılması gerektiğini ifade etti.
“Gerçek Barış, Laik ve Demokratik Bir Türkiye Cumhuriyeti Çatısı Altında Mümkündür”
Yücel, gerçek ve kalıcı barışın şiddet, silah ve ideolojik aygıtların devre dışı bırakıldığı, herkesin anayasa karşısında eşit olduğu bir toplumda mümkün olacağını söyledi. Bunun için Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ilkelerine sahip çıkılması gerektiğini belirtti. “Cumhuriyet’in kazanımlarına sahip çıkarak, laik ve demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında barış ve demokrasinin sağlanabileceğine inanıyoruz” dedi.
Eğitim-İş’in Temel İlkeleri ve Duruşu
Adem Yücel, Eğitim-İş olarak, tam bağımsızlık, anti-emperyalizm, ırkçılığa, gericiliğe ve bölücülüğe karşı bir duruş sergilediklerini yineledi. “Özgürlük, eşitlik, dayanışma, kardeşlik ve adalet ilkelerine olan bağlılığımızdan taviz vermeyeceğiz” diyen Yücel, daha önce benzer süreçlerin toplumda kutuplaşmayı artırdığını ve ağır bedeller ödettiğini hatırlattı. Eğitim-İş olarak her adımın, Cumhuriyet’in temel ilkeleri çerçevesinde, laik ve demokratik bir sistem içinde atılacağını vurguladı.
