Son bir hafta içerisinde Türkiye'nin farklı bölgelerinde yaşanan cinsel taciz olayları, toplumda endişe ve öfkeye yol açtı. Bu olaylar, ülkedeki cinsel şiddet ve taciz vakalarının aciliyetini ve ciddiyetini bir kez daha gündeme getirdi.

İstanbul'da, benzer saatlerde ve aynı sokakta iki gün arayla gerçekleşen iki ayrı taciz vakası dikkat çekti. İlk olayda, işe giderken bir kadın, bir kişinin peşinden koştuğu ve tacizde bulunduğu güvenlik kamerasına yansıdı. İkinci olayda ise, yine aynı sokakta başka bir kadın, kendisini takip eden bir kişi tarafından fiziksel olarak tacize uğradı. Mağdur kadınların çığlıkları üzerine çevredekiler yardıma koştu, ancak şüpheli her iki olayda da kaçmayı başardı.

Konya'da ise daha farklı bir taciz vakası yaşandı. Bir lise öğrencisi, 'Milli İstihbarat Teşkilatı'na alacağız' vaadiyle kandırılarak cinsel istismara maruz bırakıldı. Olayın faillerinden biri olan Ahmet M'a 22 yıl hapis cezası verildi. Diğer iki failin okul müdürü olması ise olayın korkunçluğunu daha da artırıyor.

Denizli'nin Babadağ ilçesinde, kırsal mahallelere sağlık hizmeti götüren bir hemşire, Hüseyin G. tarafından elle tacize uğradı. Şüpheli, jandarma tarafından gözaltına alındı ve sonrasında tutuklandı.

Samsun İlkadım ilçesinde ise, M.K. adlı bir kadın, uyurken S.D. tarafından elle taciz edildi ve bu anlar şüpheli tarafından cep telefonuyla kaydedildi. S.D., gözaltına alındıktan sonra ev hapsine çarptırıldı.

Bu olaylar, Türkiye genelinde kadınlar ve genç kızlar başta olmak üzere, taciz ve cinsel şiddet mağdurlarının korunması ve bu tür suçlara karşı etkin önlemlerin alınması gerekliliğini gözler önüne seriyor.

Toplumun her kesiminden gelen tepkiler, bu tür vakaların önlenmesi ve faillerin adalet önünde hesap vermesi yönünde güçlü bir talep oluşturuyor.

Editör: Ertuğrul Salih Çimen