Yaklaşık 10 yıldır sosyal medya ile iç içe yaşayan biriyim. Instagram, YouTube, Facebook gibi farklı platformlarda içerik ürettim, binlerce insanın dijital dünyada nasıl davrandığına yakından tanıklık ettim. Bu süreçte sosyal medyanın hem topluma katkılarını hem de ne kadar tehlikeli boyutlara ulaşabildiğini gözlemleme fırsatım oldu.
Fakat şunu özellikle belirtmeliyim ki, TikTok gibi uygulamaları asla kullanmadım ve kullanmayı da düşünmedim. Çünkü bu platform, kısa sürede bir eğlence aracından çok daha fazlasına dönüştü: bir sosyal çürüme alanına.
Çarpık İçerik ve Tehlikeli Normalleşme
Geçtiğimiz günlerde, bir babanın kızını canlı yayında oynattığı haberine rastladım. Bu haber, beni derinden sarstı. Bu yalnızca bir “bireysel hata” değil; TikTok’un nasıl bir yozlaşmayı tetiklediğinin en net göstergesi. Bugün milyonlarca kişi, birkaç beğeni veya para kazanma uğruna ahlaktan, kültürden, insanlıktan uzak içerikler paylaşıyor.
Ben sosyal medyayı yıllardır kullanan biri olarak şunu çok net görüyorum: TikTok, üretimden çok tüketimi teşvik eden, eğlenceden çok yozlaşmayı besleyen bir mecra haline gelmiştir.
Denetimsizlik ve Sessizlik
Dünyanın birçok ülkesinde bu platforma karşı sınırlamalar getirilirken, bizde hâlâ ciddi bir denetim yapılmıyor. Çocukların ve gençlerin en savunmasız olduğu bu alanda, ailelerin tek başına alacağı önlemler yeterli değil. Devletin, kurumların ve toplumsal mekanizmaların harekete geçmesi gerekiyor.
Sosyal Medya Var Olmalı, Ama…
Ben sosyal medyanın tamamen zararlı olduğunu düşünmüyorum. Aksine, doğru kullanıldığında bilgi, kültür, eğlence ve gelişim için büyük fırsatlar barındırıyor. Fakat TikTok gibi platformlar bu fırsatları değil, riskleri büyütüyor. Eğer bu gidişata müdahale edilmezse, geleceğimiz ekran karşısında eriyip gidecek.