Seçimden sonra ülkede bir anda güç kazanan yeni bir furya meydana geldi. Bunun adı ANTİ-ARABİZM! Sanki ülkemizdeki bütün sorunlar bitmiş gibi bir anda Arapça tabelalar kaldırılınca ülkeye yaz gelmiş gibi.

 Seçimden sonra ülkede bir anda güç kazanan yeni bir furya meydana geldi. Bunun adı ANTİ-ARABİZM! Sanki ülkemizdeki bütün sorunlar bitmiş gibi bir anda Arapça tabelalar kaldırılınca ülkeye yaz gelmiş gibi. Bazı çevreler bu ayrışmacı politikadan aşırı beslendiği için insanları körükleyerek bu akıma ortak etmeye çalışıyor. Aslında mesele hiçbir zaman Türkçülük değildi, Türkçülük adı altında islam düşmanlığıydı. Çünkü Araplar Müslümandı ve oradan çok rahat İslam’a saldırabilirlerdi ve bunu da son dönemde bazı partilerin körüklemesiyle de çok iyi başardılar gibi gözüküyor. 
 
 Mesela Almanya’da Türkler’in çoğunlukla yaşadığı bölgelerde Türk soydaşlarımız kendi anadilimizi kullanarak  işletmelerine isim verebiliyorlar çünkü o bölgenin yapısı Türk ağırlıklı ve bundan Almanlar rahatsız olmuyorlar. Aşağıya birkaç örnek bırakıyorum. Tek Almanya değil, farklı ülkelerde de bunun örnekleri var. 
 
 Gördüğünüz üzere dünyanın bir çok yerinde farklı milletlerinde rahatça kendi tabelalarını kullanabildiği farklı şehirlerden de örnekler verebiliriz. Aslında bizim ülkemizde de var bunların örnekleri başka milletlerin rahatça tabela astığı bölgeler ama ne hikmetse sadece Arapça sıkıntı oluyor. Bazı anti Arabist adı altında islamofobi yapan kesimin nezdinde .  
 
 Çok yakın bir zaman önce İstanbul’da Irak asıllı olduğu iddia edilen bir öğrenci okul müdürü İbrahim Oktugan’ı yanında getirdiği silahla 5 el ateş ederek katletti . 
 
Bir eğitimciye, nesil yetiştiren birisine,  Hz.Ali’nin “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” dediği kutsal bir mesleği icraa eden bir öğretmene bu yapılan asla kabul edilemez ve en üst sınırdan ceza verilmesi gereken bir suçtur. Ama bu suçu tek bir halka mâletmek de çok büyük bir ayıptır. Bir insanın böyle bir suç içleyip işlememesi tamamen İNSAN olmasıyla alakalı bir şeydir . Her suç bireyseldir. 
 
Daha çok kısa zaman önce soğukta üşümesin diye arabasına aldığı bir yaratık tarafından katledilen Oğuz Erge’yi öldüren kişi de Müdür İbrahim Oktugan’ı öldüren kişi de katildir. Onların ortak noktası budur. Bu iki kansız arasında hiçbir fark yoktur.  
  
Bir kişinin yaptığı bir hata yüzünden bütün bir milleti sorumlu tutmanın kime ne faydası olacak? Bazı ırkçı partilerin halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesinin önüne bir an önce geçilmesi lazım. Sayın Özgür Özel’in de bu minvalde çok güzel bir cümlesi oldu yakın zamanda "Ben belediye başkanlarımı da uyardım. Etkileşim alacağım diye artık Arapça tabelalara karışmayın. Arapça Kur’an dilidir, halk incinir." 
 
 Sözlerini çok birleştirici bir söylem olarak buluyorum . Aslında meselenin özü de bu incitmemek. Sonuçta burada tek sığınmacı olarak yetişkinler yok. Çocuk sığınmacılar da var ve dili, dini, ırkı ne olursa olsun biz onlara ÇOCUK gözüyle bakmalıyız ve bu çocuklar bu kötücül söylemleri TV programları, sosyal medya, günlük konuşmalardan mutlaka duyuyorlar ve okulda da oyun oynaması gereken yaşıtlarıyla etkilendikleri söylemlerden dolayı çatışma içine girebiliyorlar...  
  
Bunun en büyük örneğini de  geçen gün herkesin  yakından bildiği insan ayrıştırırarak siyaset yapan bir siyasetçi sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla kanıtladı.  
 
Bu malum siyasetçi kendisine gelen bir mesajı paylaştı . Mesajın içeriğinde 10. Sınıfa giden liseli bir çocuk okuldaki sığınmacıların derste gaz çıkardığı için rahatsız olduğunu ve rahatsızlarını dile getirdiklerinde öğretmenlerin biz bir şey yapamayız dedikleri yazılıydı. Çocuk nereden yardım alacağını da bilmediğini yazmıştı ve bu ülkede siyaset yapan bir adam da bunu insanın aklıyla dalga geçer gibi paylaştı. Bir siyasetçi daha ne kadar küçülebilir acaba dedikçe bir tık ilerisini yaşıyoruz gerçekten. Velev ki böyle bir şey var bu davranışta yaşanıyor bu çocuklar neden size yazıyorlar hiç düşündünüz mü? Uzun zamandır  o kadar sığınmacı karşıtlığı yaptınız ki insanlar artık muhatap olarak sizi görmeye başlamış. Çünkü bu sizin ekmek kapınız oldu. O yaşta ki bir çocuk bunu dalga geçmek için bile yazmış olabilir bunu kamuoyuyla nasıl paylaşırsınız? Velev ki her okulda böyle taşkınlık çıkaran tipler olur o kişi sığınmacı olmayadabilirdi, o çocuğa uyarmaktan başka ne yapılabilirdi ki sığınmacı çocuğa ne yapılsın?  
 
Bu yazımda çok beğendiğim , tamda içinde bulunduğumuz durumu açıklar minvalde  Ateş Karıncası hikayesinden bahsedip sözlerimi bitirmek istiyorum .  
  
"Gidin bir çölden 100 tane kırmızı ateş karıncası yakalayın.  
Daha sonra bir başka topraktan 100 tane bildiğimiz siyah karıncayı alın ve bunların hepsini bir kavanozun içine koyun.  
İlk başta hiçbir şey olmayacaktır.  
Daha sonra kavanozu elinize alın, oldukça şiddetli bir şekilde sallayın ve tekrar yerine koyun.  
Kavanozun içinde bir anda karıncaların birbirlerini öldürmek için savaştığı bir kaos ortamı göreceksiniz.  
Kırmızı karınca bunu yapanın siyah karıncalar olduğunu düşünürken siyah karıncalar bu kaosun nedeni olarak kırmızı karıncaları görmektedir.  
Oysa çok iyi bildiğiniz üzere kaosun asıl nedeni sizin ellerinizdir.  
O nedenle günümüzde gerek sosyal medya aracılığıyla gerekse de başka ortamlarda normalde hiç tanımadığınız insanlarla tartışacak ya da kavga edecek bir duruma geldiğinizde kendinize hep şu soruyu sorun lütfen... Kavanozu sallayan kim?" 
 
Şunu hiçbir zaman unutmayalım ki İYİLİĞİN VE KÖTÜLÜĞÜN dili dini ırkı yoktur . 
Kimse kötü olarak doğmaz . İyi olarak kalmayı  ve kötü olmayı yalnızca biz seçeriz.