Ülkücü hareketin önemli isimlerinden biri olarak yetişen Çatlı, genç yaşta sokak eylemlerinde aktif rol aldı ve kısa sürede ülkücü gençlik içinde lider konumuna yükseldi.
Lise yıllarında öğretmenleri aracılığıyla anti-komünist fikirlerle tanışan Çatlı, Ülkü Ocakları’nda eğitim aldı ve buradan aldığı disiplinle gençlik hareketlerinde etkin bir figür haline geldi. Üniversite yıllarında ise Ankara Mali Bilimler Yüksekokulu’nda okurken, siyasi çatışmaların yoğun olduğu bir dönemde sağ-sol kavgalarına karıştı. Henüz 22 yaşındayken Ülkücü Gençlik Derneği’nin ikinci başkanı oldu, arkadaşlarına sahte kimlik temin etti ve cezaevindeki yakınlarını sahte evraklarla serbest bırakmaya çalıştı.

Çatlı’nın adı, Bahçelievler Katliamı başta olmak üzere birçok siyasi olayda geçse de, gözaltına alındığı olaylardan kısa süre sonra serbest bırakıldı. 1981 yılında Mehmet Ali Ağca’nın Papa suikast girişiminde yaşananlar ve ardından gerçekleşen yurtdışı faaliyetleri, Çatlı’nın hayatının uluslararası boyutunu da ortaya koydu. Avrupa’da çeşitli ülkelerdeki operasyonlarda yer aldığı iddiaları, onun Türkiye dışındaki etkisini gösteriyordu.
1980’li yılların sonunda MİT ile iş birliği yaptığı, Ermeni terör örgütü ASALA’ya karşı yürütülen operasyonlarda görev aldığı iddiaları da medyaya yansıyan bilgiler arasında. Çatlı, bazı çevrelerce suç örgütleriyle bağlantılı görülse de, yakın çevresinin ifadelerine göre uyuşturucu ve benzeri işlere bulaşacak biri değildi.
Türkiye’ye döndükten sonra, sahte kimliklerle iş ve siyasi çevrelerde etkisini artıran Çatlı, 1990’lı yıllarda özellikle kontrgerilla ve milliyetçi yeraltı dünyasında önemli görevler üstlendi. PKK ve örgüte yakın işadamlarına karşı yapılan operasyonlarda etkili oldu.
Ancak 3 Kasım 1996’da Susurluk’ta yaşanan ve Türkiye’yi derinden sarsan kazada hayatını kaybetti. 230 kilometre hızla bir kamyona çarpan Mercedes’te Çatlı, manken dostu Gonca Usta ve korumalarıyla birlikte seyahat ediyordu. Kazadan sağ kurtulan tek isim Sedat Bucak oldu. Araçta yapılan incelemede çok sayıda silah ve fişek bulunurken, kazanın bir suikast olabileceği iddiaları uzun süre gündemi meşgul etti.
Çatlı, Türkiye’deki ve dünyadaki pek çok tartışmalı olaya adı karışan, ancak hayatı boyunca hem “devletin gizli gücü” hem de suçla ilişkilendirilen bir figür olarak hafızalara kazındı. Nevşehir’de toprağa verilen Çatlı, cenaze töreninde on binlerce kişi tarafından İstiklal Marşı ve tekbirlerle uğurlandı.
Eşi, Çatlı’nın yaşamı boyunca sürekli arandığını ve farklı çevrelerle dolaştığını belirterek, “Ömrü boyunca kendi adıyla dönmek istedi, öyle de oldu” dedi.
Susurluk kazası ve Çatlı’nın yaşamı, Türkiye’de devlet, mafya ve polis ilişkilerini tartışmaya açan en önemli olaylardan biri olarak hafızalarda yerini koruyor.




